Aka Gündüz, Giderayak adlı romanında Ahmet Vurgun adında bir romancının gençlik yıllarından ileri yaşlara doğru olan yaşamından bahsetmektedir. İleri yaşlarda, yani ölüme doğru iyice yaklaştığı dönemde yaşadığı aşkları vurgulanır. Zaten bu yüzden romanın adı da Giderayak'tır. Yazar, olayların oluş zamanı hakkında kesin bir bilgi vermektedir. Olaylar İstanbul'da geçmektedir. Eserde hayatında ve kararlarında çelişkiler yaşayan bir insanın durumu anlatılmaktadır. Romanın dili oldukça sadedir. Romanın baş kahramanı Ahmet Vurgun, ünlü bir romancıdır Neşeli, etrafına sevgi dağıtan birisidir. Altı sene beraber yaşadığı metresinden ağız tadıyla ayrılmış, daha sonra bu ayrılışın sıkıntılarını yaşamaya başlamıştır. Uzun süre Ankara'da kaldıktan sonra İstanbul'a dönmüştür. Dağcılık kulübünün düzenlediği balolardan birinde gördüğü Meli olarak bilinen Melike adlı bayana âşık olmuştur; fakat utandığı ve korktuğu için duygularını dile getirememiştir. Melike Harbiye'de oturan kocası ölmüş hoş ve alımlı bir bayandır. Bu arada romancı olan Bay Vurgun yazmak isteyip de başlayamadığı romanında ilhamını bulmuş gibidir. Romanının adını ve konusunu belirlemiştir. Romanında bir ihtiyarın bu dünyadan gördüklerini anlatmaya karar vermiş ve adına Giderayak demiştir. Ahmet Vurgun, Meli'yi daha yakından tanımak için Bayan Dallı'dan yardım alır. Dallı Meli'yi anlatır ve onları tanıştırmak için Nazife Hanımlarda bir yemek ayarlar. Meli ve Vurgun ilk defa böyle yakından birbirlerini görürler. Aradan uzun zaman geçer ve bir kumar partisinde tekrar buluşurlar. Gece beraber bu partiden çıkarlar ve Vurgun Meli'ye çaya giderler. Meli yol boyunca bir iş kadını gibi şehir planlamasından ve Vurgun'un desteğinden bahseder. Bu konuşmalara kulak asmayan Vurgun, dayanamaz ve aşkını ilan eder. Melike bu aşkı onaylamaz. Çünkü hayatında bir dönüm noktası olan Levinski'ye vefasızlık istemez. Vurgun'u sadece bir dost ve arkadaş olarak görür. Bu duruma çok üzülen Vurgun, Meli'nin hayatını detaylı öğrenmeye karar verir…

---