Bizans Kentinden Yeni Roma ve Bizans İmparatorluğu'na İstanbul ve Gözde Balıkları Günbatımında Sarayburnu'ndan başlayan camili siluetlerin, Boğaz köprülerinin, uçuşan martıların, ince belli çay fincanına eşlik eden susamlı simidin simgeleştiği İstanbul'da, bir zamanlar palamut balığı kentin ana simgesiydi. Öyle ki, üzerinde palamut/torik/tonbalığı kabartmalı madeni sikkeleri bile basılmıştı. Günümüzdeki adıyla Tarihi Yarımada'da, Byzas önderliğindeki Megaralı kolonistlerin İÖ 692 yılında kurduğu Yunan ticaret kolonisinin başlıca geçim kaynağının balıkçılık olmasından daha doğal ne olabilirdi ki? Bu tarihten 17 yıl önce,- karşı kıyıda gene Yunanistan'dan gelen Megaralıların, Khalkedon'da (Kadıköy) kurdukları ilk koloni de denizle iç içe idi, ancak gerideki zengin tatlı su kaynakları ve geniş tarım alanları sayesinde balıkçılık ikinci planda kalıyordu. Öte yandan, Atinalıların Alkibiades komutasında İÖ 409'da Bizans ve Khalkedon'a düzenledikleri kuşatma seferi sırasında, askeri üs olarak kullanmak için Marmara'nın Boğaz girişinde kurduğu Khrysopolis de önce köy, sonra da üçüncü büyük koloni olacaktı. Atinalıların Bizans'ı ele geçirmelerine karşın, kendileriyle aynı askeri ittifakta yer alma koşuluyla kenti sahiplerine geri vermesinin ardından, (ileride adı İtalyanca Scutari, Osmanlı egemenliğinde Üsküdar olacak) Khrysopolis, tersanesi ve Anadolu'dan gelen kervanların son durağı olması nedeniyle, limanından sağladığı gelirle zenginleşecekti.

---