Yazar | : | Reşat Nuri Güntekin |
Yayın Tarihi | : | 1984 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 247 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | İnkılap ve Aka Kitabevleri |
Maarif Nezareti Tedrisat-ı İptidaiye Birinci Şube Müdürü Basri Bey koskoca bir idadi müdürünün bu cehaletini aklına sığdıramadı. Kara sakalının seyrek kılları arasından ablak yanaklarının kızardığı görülüyordu. Başını ve omuzlarını kaldırıp iki elinin parmaklarını piyano çalacak gibi bir vaziyette yazıhanenin kenarına koyarak bağıra bağıra söylenmeye başladı:
- Ne buyurdunuz, ne buyurdunuz? Sakın yanlış işitmiş olmayayım! Müsellem olan irfanınıza rağmen bu kadar basit bir meselede bu derece azim zühule kapılmanıza doğrusu hayret ettim. Tarifiniz birkaç cihetten muhtac-ı tenkiddir. Evvela, şunu biliniz ki, uskumru dolması asla ve kat'a balıktan yapılmaz. Saniyense uskumrunun içi bıçakla oyulmaz... Kabak mı yahu, bu balık?
Bu balık teşbihini kendi de beğenmişti. Vücudu gevşedi ve başını arkaya bırakarak gevrek kahkahalarla uzun uzun güldü; sonra önündeki kâğıt yığınının arasından yassı bir cetvel tahtası bulup çıkararak devam etti:
- Bak, şimdi bir de bendeniz tarif edeyim. Hatırınızda kalmazsa karnenize not buyurun. Şu cetveli uskumru farz buyurun. Balığı şöyle elinize alırsınız. Evvela başından, sonra ta kuyruğundan kırarsınız... Saniyen şu vaziyette iki avucunuzun arasına yatırırsınız... Başlarsınız ovuşturmaya... Ancak, pek fazla sıkarsanız, balığın karnı deşilir. Bu minval üzere uskumruyu bir hayli yumuşattıktan sonra...
Basri Bey birdenbire sözünü kesti, camekânlı bir bölme ile kalem odasından ayrılan ve ancak makam yazıhanesiyle, bir evrak dolabı ve ziyaretçiler için iki iskemle alabilen minimini adasının aralık kapısına gözlerini dikti. Koridorun karanlığında iki gözlük camının parladığını görmüştü.
- Kim var orada? diye bağırdı.
Titrek bir el, kapının kenarına iki defa tereddütle vurdu ve içeriye eski redingotlu, sarı meşin potinli, mavi atlas gömlekli yirmi beş…