| Yazar | : | Ziya Şakir |
| Yayın Tarihi | : | 1943 |
| Dil | : | Türkçe |
| Sayfa Sayısı | : | 271 |
| Ölçü | : | 14 x 20 cm |
| Yayınevi | : | Muallim Fuat Gücüyener |
FUAT PAŞA MAĞRUR İLERLİYORDU
Beyoğlu'nun büyük caddesi, pek kalabalıktı... Kiliselerden çıkan halk, yaya kaldırımlarını dolduruyor, hatta caddenin ortasına bile taşıyor... Tramvay düdükleri, arabacıların:
- Varda... Hey...
Sadaları; tekerlek gürültülerine, nal seslerine karışıyor... (Caddeikebir) en velveleli bir gününü yaşıyordu.
Bu kalabalığın arasında, vaziyet ve kıyafeti herkese benzemeyen bir adam, yavaş yavaş Taksime doğru ilerliyordu. Başındaki açık renkli kırmızı fesini sağ kulağının üstüne doğru eğmiş, sakalını dört köşeye yakın bir şekilde kestirmiş, temiz ve itinalı bir surette giyinmiş olan bu adam; vakur ve metin adımlarla yürüyor... Birkaç adım arkasından, yaya kaldırımının kenarından da muhteşem bir araba ağır ağır kendisini takip ediyordu.
Birçok ecnebiler, şapkalarını çıkararak bu adamı derin bir hürmetle selamlıyor, köşe başlarında nokta bekleyen polisler, onu görür görmez dimdik durarak selam vaziyeti alıyorlardı. Rus sefareti baş tercümanı, refikası kolunda olduğu halde Ağacamisi'nin köşesini dolaşır dolaşmaz, bu adama tesadüf etti. Hemen şapkasını çıkararak hürmetle eğildi:
- Bonjur Son Ekselans... Nasılsınız?.. İnşallah afiyettesiniz.
Dedi. O adam, kısa ve askerce bir selamla mukabele ederek, fasih bir Fransızca ile:
- Mersi... Ya siz?..
Demekle iktifa etti.
Refikası, baş tercümana sordu:
- Kimdir bu azametli adam?..
- Müşir Fuat Paşa...
- Yaaa...
Kadın, onu bir daha görmek için başını çevirdi. Fakat yalnız başını görebildi...