Türkiye'mizin süratle her gün değişmesi doğduğum, büyüdüğüm ve devamlı yaşadığım sevgili İzmir'imi de alt üst etti. Benimle o günleri yaşayıp bu günlere gelenlerin bir an olsun mazide yaşayabilmeleri ve çocuklarının, yakınlarının geleceğine ışık tutması düşüncesi ile hafızalarını zorlayarak İzmir'in 1930/1955 dönemini, yani çeyrek yüzyılını, bölük pörçükte olsa yazmaya, anlatmaya kendimi mecbur hissettim. Ömrümde kitap yazmayı hiç düşünmedim, aklımdan bile geçirmedim, çok kitap okuduğumda söylenemez. Esasen, yazarı ne kadar meşhur olursa olsun, bir kitabı okumaya başlayınca mutlaka bitirmem söz konusu değildir. Bir iki sayfa okurum, kitap beni sararsa devam ederim, yoksa fırlatır atarım ve o kitabı bir daha da elime almam. Lütfen, benim kitabım içinde bu yolu seçiniz. Bu kitabı yazmak için hiç kimseden fikir, bilgi almadım, her hangi bir araştırma yapmadım. Yalnız hatırladıklarımı, aklıma gelenleri ve yaşadıklarımı yazdım. Elli sene evvelini hatırlamak çok zor bir iş, yanlışlarım olabilir, bilhassa hatırladıklarımı birbirine bağlamak daha da zor. Sıkılmazsanız okuyunuz! Hatalarımı bağışlayınız!

---