Yazar | : | Yusuf Ziya Ortaç |
Yayın Tarihi | : | 1953 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 128 |
Ölçü | : | 14 x 20 cm |
Yayınevi | : | Aydabir Yayınları |
Hacı İsmail Paşayı bu gece gene uyku tutmuyordu: Üçüncü kattaki torunları, tepesinde hora tepiyordular. Eski Kabakçı Arapların çığlığını andıran bu saralı cümbüş, sabaha kadar sürecekti belki de. İkinci kattaki oğlu ne yapıyordu acaba? Onun başına kirişleri çıtırdayan tavandan muhakkak tozlar yağıyordu, yarım asrın tozları...
Sağdan sola bir daha dönerken karşıki karyoladan, karısı Teranedil Hanım, hala tatlı bir saraylı şivesiyle seslendi:
- Uyumadınız mı paşacığım?.
Hacı İsmail Paşanın "Paşa'lığı artık yalnız Teranedil Hanımın dilinde bir saygı ahengi alıyordu. Çarşıda, pazarda "Paşa'lığını çoktan unutmuşlar ve "Hacı'lığına bir "Babalık' takmıştılar. Esnafın ağzında adı "Hacı Baba" idi.
Aradan iki ayrı devrin uzun yılları geçtiği halde, Hacı İsmail Paşa, karısının bu ince vefasından mutlaka bir iç ürpertisi duyar ve bir anda tarih olmuş uzak maziyi yaşardı.
Bu gece de, yüreğindeki hüznü Teranedil Hanıma duyurmamak gayretiyle ihtiyar sesini biraz daha toklaştırdı:
- Evet hanımcığım, uyuyamadım...
Zati birkaç yıl var ki yattıktan beş dakika sonra, altındaki şilte, üstündeki yorgan, başındaki yastık, onu, görünmeyen hoyrat yumruklarla kakıştırmağa başlıyordular. Şimdi bu yumruklara üçüncü kattan, torunlarının tekmeleri de karışmağa başlamıştı.
Gözleri kapalı, dudakları sessiz bir fısıltı ile kıpırdayarak bir daha hesap etti: Yaş 86 idi artık... Bu ihtiyar konakta 42 senedir oturuyordular: Niyazi Beyin Hürriyet Geyiği Resne dağlarından İstanbul sokaklarına indiği gün Abdülhamit'ten evvel
Hacı İsmail Paşa ürkmüştü. Bayraklar, fener alayları caddeleri doldururken o, sessiz sedasız tekaütlüğünü niyaz etmiş, Saraçhanebaşı'ndaki bu ecdat yadigârı yuvaya çekilivermişti.
Bir dakika durdu, bütün dikkatini, gizli bir fırtınanın uğultuları dinmeyen kulaklarında topladı; karanlığı dinledi…