Yazar | : | Baykan Sezer |
İsbn | : | 9758334352 |
Yayın Tarihi | : | Nisan, 2006 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 207 |
Ölçü | : | 15 x 21 cm |
Yayınevi | : | Kızılelma Yayıncılık |
Sosyoloji, bir bilim dalı olarak geçen yüzyıldan bu yana Avrupa'da görülmeye ve Batı düşüncesi içinde bugünkü yerini almaya başlamıştır.
Yurdumuz Üniversitelerinde ise Ziya Gökalp'in çabalarıyla daha xx. yüzyılın ilk yıllarında bağımsız bir ders konusu olarak programlara konulmuştur. Öbür Batı bilimleriyle karşılaştırıldığı zaman sosyolojinin Türkiye'ye büyük bir gecikme olmadan girdiğini rahatça söyleyebiliriz.
Sosyoloji, 1789 Fransız Devriminden sonra Batı' da başlayan çok yönlü bir toplumsal gelişmenin ürünüdür. Bu gelişmeler, Osmanlı İmparatorluğu'nu da etkisi altına almakta gecikmemiştir. Bu açıdan sosyolojinin büyük bir gecikmeye uğramadan yurdumuza gelişini açıklamada önemli bir zorluk bulunmamaktadır.
Türkiye'de önceleri çeşitli konularda Avrupa'nın değişik ülkeleriyle işbirliği imkânlarını aramak biçiminde başlayan Batılılaşma akımı, kısa süre içinde bizlerin de Batılılar gibi düşünmemiz ve yaşamamızla ancak İmparatorluğun kurtarabileceği görüş ve inancına dönüşmüştür. Bunun sonucu Batı düşünce öğe ve dalları Türkiye'ye ithal edilmeye başlanmıştır. Bu arada sosyoloji de yurdumuza girmiştir. Böylece teknik alanlarda başlayan Batı bilim ve düşüncesinin Türkiye'de kökleşmesi toplum bilimleriyle de bütünleşmiştir.
Bu yüzden sosyolojinin Batı'da da çok yeni bir bilim olması nedeniyle daha ilk günlerinden sosyolojinin bütün gelişmelerini yakından izleyebilmemiz mümkün olmuştur. Çok kısa bir süre içinde sözgelişi Durkheim sosyolojisi en geniş biçimiyle yurdumuzda tanınabiliyordu. Sosyoloji ile ilgili çeşitli konu ve sorunlar tartışılıyordu. Ayrıca Türkiye'de henüz Batı sistemleri dışında bir sosyoloji geleneği doğmadan Batı düşüncesinin üstünlüğü tartışma konusu olmaktan çıkn1lştır. Sonuçta yurdumuzda sosyoloji Batı'daki gelişmelere yakından bağlı kalmış ve bu gelişmelerle sınırlanmıştır.