Yazar | : | Abidin Daver |
Yayın Tarihi | : | 1949 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 56 |
Ölçü | : | 12 x 17 cm |
Yayınevi | : | Varoğlu Yayınevi |
Deniz, insanların müşterek yurdu olan toprakları saran şoseler demektir. Birbirinden denizle ayrı kıtaların birinden öbürüne bu şoselerden gidilir. İki kıta arasındaki kara yolunun uzunluğu bazan denizden geçmekle kısaltılır. Ada halindeki birtakım büyük toprak parçalarıyla muvasala yolu ise münhasıran denizdir. Gerçi, şimdi hava yollarından da istifade ediliyor. Fakat uçak bir deniz nakil ve harp vasıtası olan geminin kıymet ve ehemmiyetini asla azaltmamıştır.
Deniz yolu kara yollarıyla beraber insanların dikkatini, celbetmiş ve denizcilik beşeri hayat ile beraber vücut bulmuş olmak lazım gelir.
Nitekim tarihten evvelki hayatı ve bütün tabii, içtimai hadiseleri birer masala, birer sembole bağlamak endişesiyle tertip edilmiş olan mitolojide ve din kitaplarında denizcilik hakkında birçok kayıtlar vardır. Mesela Nuh'un gemisi gibi ve yine mesela, Yunan mitolojisinde Neptün, denizlerin hâkimi ve yarı ilahlardan madut olan Herkül, Cadmus, Persus da gemiciliğin mucidi sayılır.
Fakat tarih ne din kitaplarına, ne de esatiri rivayetlere değer verir. Onun aradığı ancak vesikadır. Biz de tarihin koynunu karıştırarak denizciliğin ilk vesikalarını araştırırken elimize ilk olarak bir Asur sikkesi tesadüf ediyor. Bu sikke beş bin yıl evvele ait olup Louvre müzesinde saklıdır. Üzerinde bir kayık resmi vardır. Atatürk'ün hayatında yazılan tarihlere göre, Asur medeniyeti Sümer Türk medeniyetinin teselsülünden ibarettir. O halde kayığı Asurlulara öğretenlerin de Sümerli Türkler olduğu kabul edilebilir…