Yazar | : | Kenan Akyüz |
Yayın Tarihi | : | 1947 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 347 |
Ölçü | : | 17,5 x 24,5 cm |
Yayınevi | : | Ankara Ün. Dil ve Tarih Coğrafya Fak. |
Bahsi Geçen | : | M. Tevfik Fikret |
Eski devirlerin "Tezkerecilik" zihniyetinden kurtulup, Batının Edebiyat Tarihi anlayışı çerçevesindeki çalışmalara başlamamız altmış yıl oldu. Bu müddet zarfında, büyük bir intikal dönemi geçirdikten sonra, vücuda getirilen eserlerin sayıca, çokluğuna karşılık değerce küçüklüğü, üzerinde önemle düşünülmesi gereken bir nokta teşkil eder... Geçen altmış yıllık zaman içinde, hala, bilimsel metotlara dayanan ciddi eserlerin pek az yazılışındaki sebepler çeşitlidir. Bu alanda çalışanların, çalışmalarını başka yazı alanlarına da dağıtmak ve bilim metotlarını layıkıyla kavramamak gibi bilgice; şahsi menfaat düşüncelerini bilimden üstün tutmak, icabında bilimi bu menfaatler uğrunda harcamak ve sebatsızlık göstermek gibi sebeplerle de karakterce gerçek bir bilim adamına benzememeleri, edebiyatımızın esaslı ve sürekli bir incelemeden geçmesine engel oldu. Bunun içindir ki, bilhassa şu son on beş yıl içinde sözde "Edebi inceleme" olarak ortaya sürülen ve işin kolay, sorumsuz ve kazançlı tarafını benimseyen monografik "Broşür"lerin bolluğu dikkati çekecek bir hale geldi. Oysaki Edebiyat Tarihi zincirinin halkalarını, büyük edebi şahsiyetler teşkil eder. Bu şahsiyetler, böyle üstünkörü olarak değil, ayrı ve esaslı şekilde incelenip de bu halkalar birer birer elden geçmedikçe, zincirin meydana, getirilmesine elbette ki imkân olmayacaktır. Evvela edebi şahsiyetlerin böylece birer birer ele alınıp incelenmeyişleri yüzünden, şimdiye kadar yapılan bütün Edebiyat Tarihi denemelerimiz, çok sathi olmaya, çoğunlukla, yazıcılarının görüş ve bilgileri arasında sıkışmaya ve edebiyatımıza sadece "Panoramik bir bakış" seviyesinden ileriye geçememeğe mahkûm kalmışlardır.
Bir edebiyatın esaslı şahsiyetleri türlü kimseler tarafından, türlü yönlerden ve türlü şekillerde incelenmedikten, onlar hakkında aydınlık, duru ve sağlam hükümlere varılmadıktan sonra o edebiyatın tarihi üzerinde ciddi eserler yer alamayacağını söylemeğe bile lüzum yoktur. Hele, bir de şimdiye kadar yapıldığı gibi, bir tek kişinin yalnız kendi çalışmalarına dayanarak Türk Edebiyatının boydan boya tarihini yazmaya kalkışması, yorgunluktan başka hiçbir müspet sonuç vermeyecek olan bir çabalamadır.