Yazar | : | |
İsbn | : | 9759348454 |
Yayın Tarihi | : | Kasım, 2001 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 176 |
Ölçü | : | 16,5 x 23,5 cm |
Yayınevi | : | Türkiye Yazarlar Sendikası |
Bahsi Geçen | : | M. Tevfik Fikret |
Tevfik Fikret'ten önce toplumsal belleğimize işleyen dizeleri geliyor aklımıza. "Kanun diye, kanun diye, kanun tepelendi" diyoruz ve anayasayla yeni tanışan bir toplumda bunu yazabilen Fikret'i, geçen yüzyılın ikinci yarısını, her on yılda bir "tangır tungur" edilen anayasalar ve kanunlarla aştıktan sonra, hala yeterince anlaya bilmiş değiliz. Şimdilerde insanımızı tepeleyen kanunları İngilizceden tercüme ederek 15 günde Meclis'ten geçiren vekiller var.
Hala" Han-ı Yağma"nın deyimleşmiş dizeleriyle" yiyin efendiler, yiyin!" diye çözümsüzce söyleniyoruz. Fikret'in bizi aydınlatmak için şiirleştirdiği çığlığın gereğini yerine getirmekten uzak bir toplumun insanlarıyız. ~
Peki, ya "Sis"e ne demeli... Yirminci yüzyılın başındaki.
İstanbul'u resimleyen Sis'i bugünün İstanbul'una daha uygun düşüyor görmek, utanca boğmuyor mu bizi?
Ümidimiz bu: ölürsek biz, yaşar mutlak vatan sizinle, şu zindan karanlığından uzak!
Tevfik Fikret'in, geleceğin aydınlık Türkiye'sini yaşatacağını ümit ettiği gençler bugün neredeler? Bu kitabın yayın hazırlıkları sürerken Bilim ve Ütopya dergisinin yaptığı ve yayınladığı bir anketin sonuçlarına göre, tıp ve temel bilimler eğitimi alan üniversite öğrencilerinin yaklaşık yüzde sekseni meleklerin, cinlerin varlığına inanıyor, insan yaşamını kader ve alınyazısının belirlediğini düşünüyorlar. Anket sonuçlarına göre, bilim eğitimi gören gençler arasında astroloji, Adem-Havva efsanesi gibi başka hurafeler de yüksek rağbet görüyor. Üniversitede doğa bilimleri ve tıp eğitimi gören gençlerin durumu buysa, gerisinin karanlığını varın siz düşünün. Tevfik Fikret'in güçlü bir sesle şiirleştirdiği aydınlanma kavgasının somut bir muhasebesi niteliğindeki bu anket, önümüzde daha ne kadar zorlu görevlerin olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Bu zor yolu aşmak için bu toprakların birikimine dayanmak zorundayız. 19. ve 20. yüzyılın Türkiyeli Aydınlanmacıları da bu birikimin temel taşları arasında bulunuyor.