Yazar | : | Yaşar Nabi Nayır |
Yayın Tarihi | : | Eylül, 1967 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 95 |
Ölçü | : | 12 x 16,5 cm |
Yayınevi | : | Varlık Yayınları |
Bahsi Geçen | : | M. Tevfik Fikret |
23 Aralık 1867 de (1824) İstanbul'da dünyaya gelen Tevfik Fikret, Pertevniyal Valide Sultanın kâhyası Hüseyin Efendi'nin oğludur. Büyükbabası Ahmet Ağa Çankırı'dan gelerek İstanbul'a yerleşmişti. Annesi Hatice Refia Hanım, Sakız adası Rumlarından ihtida etmiş bir ailenin kızıdır. Çok mutaassıp bir Müslüman olan annesi, kardeşiyle birlikte 1879'da Hacca gitmişti. Dönüşte yolda koleradan öldü ve küçük Tevfik'i 12 yaşında öksüz bıraktı.
Ailesi orta halli bir refah içinde yaşayan Fikret, Aksaray'daki konaklarında büyüdü. O civardaki "Mahmudiye Valide Rüştiyesi"nde okudu. 1877'de bu mektebe muhacir doldurulması üzerine Mektebi Sultaniye (Galatasaray) verildi. 1888 de oradan birincilikle mezun oldu. Memlekette batıya açılmış bir pencere olan bu mektepte geçirdiği yıllar fikri teşekkülünde ehemmiyetli bir rol oynayacaktır.
Galatasaray tahsili o zamanlar hemen hemen Darülfünundan da üstün tutulduğu için yüksek tahsil yapmaya lüzum görmeyerek Hariciye istişare odası kâtipliğiyle memurluk hayatına başladı. Fakat burada yapacak hiçbir iş olmadığını gördüğü, birçok kalem efendileri gibi sırf maaş almak maksadıyla daireye devamı da seciyesine uygun bulmadığı için çok geçmeden istifa etti. O zamanın âdeti üzere geciken ve sonradan verilmek istenen aylıklarını da, para almayı hak edecek bir şey yapmadığını ileri sürerek reddetmekle, bütün hayatınca sadık kalacağı sarsılmaz dürüstlüğün ilk parlak örneğini verdi. İkinci memurluğu Sadaret mektubi kalemindedir. Burada da çok duramadı. Tekrar istişare odasına geçti (1889). Bir yandan da Ticaret Mektebi Alisinde hüsnü-hat hocalığı yapıyordu. Biraz sonra da (1890) dayısının kızı Nazmiye hanımla evlendi. Bu izdivaçtan biricik oğlu Haluk dünyaya geldi (1895).
Bu sıralarda Galatasaray Sultanisine öğretmen olarak giren Fikret, orada, devrinin kusurlarından uzak, bedence ve ruhça sıhhatli bir nesil yetiştirmek arzusuna oldukça müsait bir zemin buldu. Fakat 1895'de maaşların yüzde on kırpılması gibi keyfi bir karara isyan ederek ayrıldı. 1897 de Robert Koleje Türkçe hocası oldu. Kısa bir ara ile ömrünün sonuna kadar sürecek olan bu vazifesinde maaşı son zamanlarda elli altına yükselmişti...