Kuzey Haliç suyolu üzerinde yer alan Hasköy, Halıcıoğlu ve Sütlüce Mahalleleri; Osmanlı Devleti'nin sağladığı çok uluslu, çok dinli sosyal yapıyı bütün ayrıntılarıyla gözler önüne sermektedir. Gündelik yaşam boyutunda profan ve dini folklorda, mimaride, sanatta ve iskân özelliklerinde İstanbul'un hatta Osmanlı Dünyası'nın küçük ölçekte bir tekrarlayıcısıdır. İstanbul'da yaşayan üç dine ve dört ayrı milliyete sahip nüfusun yaşadığı bu coğrafi parçada, Hasköy Yahudi nüfusunun ağırlıkta olduğu üç büyük Yahudi cemaatinin bir arada bulunduğu küçük bir İsrail haline gelmiştir. Diğer yandan efsaneleri, kilisesi ve ayazmaları ile Hasköy'de ikinci büyük dini kitleyi oluşturan Rum cemaati Bizans'tan bu yana sur dışındaki Kuzey Haliç yerleşmelerinde birini oluşturmaktaydı. Rum Ortodoks Patriğinin Hagia Paraskevi Kilisesi'nde sene de iki kez ayin düzenlediği Hasköy'de 20. yüzyılın başlarına kadar Rum asilzadeleri ve Voyvodalara ait yalılar Haliç'in bu kıyılarını kuşatmaktaydı. Sütlüce bölgesi Haliç'teki ilk Müslüman Türk yerleşimlerindendir. Burada yaşayan ilmiye sınıf ve tasavvuf büyükleriyle dikkati çeken bölge, l6. yüzyıldan itibaren 19. yüzyıla kadar, kıyılarındaki sahil sarayları ve yalıları ile ayrıca gözde bir mesire yeri idi. 19. yüzyılda Batılılaşma hareketi sonucunda bölgede kurulan ve Halıcıoğlu Mahallesini de içine alan Humbaracılar Kışlası, Mühendishane-i Berri-i Hümayun ve Mektebi Hendese-i Mülkiye okulları ile ordu ve eğitim ağırlıklı merkez olmuştur. 17. yüzyılda Erzincan-Eğin (Kemah'tan) yirmi kadar Ermeni ailenin buraya göç etmesiyle kurulan Halıcıoğlu Mahallesi 17. ve 20. yüzyıl başlarında İstanbul'un önemli Ermeni yerleşimi idi. Hasköy, Halıcıoğlu ve Sütlüce Mahalleleri Osmanlı Devletini oluşturan milliyet ve kültür çeşitliliğinin bir arada görüldüğü Osmanlı İstanbul'unun bir parçası idi. İstanbul'un kaybedilen kültürü ve imparatorluk merkezi özelliği gibi, bu kıyı şeridi de yüzyıllar içinde oluşan kültür birikimini yitirmiştir.

---