Aile soyağacıma bakılacak olursa yaklaşık ikiyiz elli yıllık İstanbullu bir ailenin ferdi olduğum anlaşılır. Çocukluk çağımdan, yani kendimi bildiğimden beri genellikle, doğup büyüdüğüm İstanbul şehri ve özellikle de ilimize bağlı Adalar'a karşı derin bir ilgi ve tutkunluk duydum. Zamanla bu duygular beni bu eşsiz şehrin tarihini her yönüyle araştırmaya sevketti. Roma ve Bizans'tan sonra tam 470 yıl Osmanlı İmparatorluğunun başkenti olmuş olan İstanbul'un görkemli tarihini incelemeye başladığım 1963 yılından beri yapmaya çalıştığım iş, bu konudaki batı ve doğu kaynaklardaki bilgi ve belgeleri bir araya toplamak, sonra da adım adım dolaşarak gördüklerimi ve işittiklerimi kaydetmek oldu. Zaman zaman sürgün, hapis, işkence, idam ve sonraları dinlenme ve eğlence yeri olarak kullanılan İstanbul Adaları, Doğu Roma-Bizans İmparatorluğu devrinde "Demonissia" (Cin Adaları), manastırlarının ve buralarda oturan keşişlerin çokluğundan dolayı Papadonissia (Papaz Adaları), birçok imparator ve prensin sürgün yeri olduğundan Prens Adaları (Prinkiponisia) ve nihayet kırmızı renkteki toprağından dolayı da Türkler tarafından "Kızıl Adalar" diye anılmışlardır. Dokuz tane olan bu adaların altısı Anadolu kıyısına paralel olup bunlar Kınalı (Proti), Burgaz (Antigone), Heybeli (Halkis), Büyükada (Prinkipo), Tavşanadası (Niandros), Kaşıkadası (Pita) dır. Daha geride olan üçü ise, Sedefadası (Terevintos), Yassıada (Plati), Sivriada (Oksia) dır. Bu adalar, İstanbul şehrine ortalama 10 deniz mili mesafede olup Maltepe ile Kartal arası hizaya rastlamaktadır. En büyük dördünün (Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyükada) çok eski iskân yerleri olduğu bilinmektedir. Fakat öbür beşi dahil, geniş ölçüde iskânları ancak yavaş yavaş olmak üzere Doğu Roma'nın Hristiyanlaşmasından sonra ve burada dini tesislerin kurulmasıyla başlamış ve devam etmiştir. İstanbul Adaları, Bizans devrinde ve bu devrin erken çağlarından itibaren buraya sürülen hanedan üyeleri ve ileri derecede ruhaniler için, yalnız sürgün ve hapis değil, ayrıca gerçekten insanlık tarihinin yüz kızartıcı sayfalarını oluşturan her türlü zulüm ve işkence yeri olarak da tarihe geçmiştir.

---