Yazar | : | Yaşar Nabi Nayır, Enver Ercan |
İsbn | : | 9754341214 |
Yayın Tarihi | : | 1994 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 455 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Varlık Yayınları |
Roman gibi küçük hikâyenin de edebiyatımıza girişi sanat hayatımızın Batı'ya yönelmesiyle başlar. Sanatı yalnız nazım hünerlerinde bulan Divan Edebiyatımız mensur hikâyeyi tanımamıştır. Bununla birlikte, daha 15. yüzyılda Dede Korkut gibi büyük bir hikâye ustası yetiştiren Türk halk dehası, bu alanda, masal türünde de olsa güzel ve canlı örnekler vermekten, atalardan kalma hikâyeleri ağıdan ağıza zamanımıza kadar ulaştırmaktan geri durmamıştır. Folklor alanına giren bu yüksek değerli mirastan seçmeler yapmayı başka bir fırsata bırakarak, Batı anlayışıyla hikâye türünde düzenlenmiş edebiyatımızın kalburüstü değerlerini, en güzel örnekleriyle, bir ciltte toplamayı yararlı bulmuş ve bu maksatla Hüseyin Rahmi'den Orhan Kemal'e kadar belli başlı 'hikâyecilerimizin eserlerini bir araya getiren bir cildi "Türk Edebiyatının En Güzel Hikâyeleri" adı altında 1947'de yayınlamıştım. Kitabın önsözünde şöyle diyordum:
'Bizde, bugünkü anlamıyla ilk hikâyeyi yazanın kim olduğunu araştırmak meraka değer. Ama edebi bir araştırma yapmak konumuzun dışında kaldığı için yalnızca hikâyecilerimiz üzerine, genel nitelikte, birkaç söz söylemekle yetineceğiz.
Halk arasında roman ve hikâye zevkini yaymakta Ahmet Mithat Efendi'nin. Büyük hizmetini saygı ile anmadan geçemeyeceğiz. Bu yorulmak bilmez halk yazarı birçok eser vererek doğmakta olan Türk hikâye sanatına, üzerinde tutunabileceği bir temel hazırlarken, sanat ölçüsünde ve özeninde pek kayıtsız davrandığı için kendi eserlerini çok kısa ömürlü olmaya mahkûm etmiştir.
Samipaşazade Sezai'nin hikâyeleri sanat değeri bakımından daha ağır basar.
Ancak gerçek anlamıyla hikâyenin edebiyatımıza Halit Ziya ile girmiş olduğunu söyleyebiliriz. Halit Ziya Uşaklıgil büyük romanları yanında pek çok küçük hikâye yazdı.