Okurlarıma ilk kez bir Türkan Şoray kitabından ne zaman söz ettim, tam olarak hatırlamıyorum. Ünlü yıldızlar üzerine izlenimlerimi derlediğim "O İsimler, O Yüzler" veya yine ünlülerle konuşmalarımı derlediğim "Yüzyüze" adlı kitaplarımın önsözlerinde olabilir. Demek ki 1985'lerden beri... Evet, böyle bir kitap kafamda uzun zamandır vardı. Yılmaz Güney'e adadığım "Yılmaz Güney Kitabı"ndan sonra, yine çok sevdiğim, çok takdir ettiğim, çok önemli bulduğum bir ikinci sanatçımız için bir tür monografik çalışmayı yıllardır yapmak istiyordum, bundan çeşitli fırsatlarda söz etmiş ve kamuoyuna bir tür vaatte bulunmuştum. Ama bir türlü olmadı. Kısmet bugüneymiş. Bu gecikmenin sonuç olarak ancak hayırlı bir gecikme olduğunu da söyleyebilirim. Çünkü o zamandan beri geçen zaman içinde, Türkan Şoray başka ve farklı bir konuma geldi. Son 10 yıldır öyle şeyler yaşadı ve onunla birlikte bizler de tüm bu olanlara öylesine ortak olduk ki... Artık karşımızda daha olgun, daha ilginç, yaşamdan daha çok şey koparıp almış bir Türkan Şoray var. Kendi adıma 10 yıl öncesinden daha ilgi çekici, daha boyutlu ve karmaşık bulduğum, adına bir kitap yazılmasına daha layık bir Türkan Şoray sanki... Bu zaman içinde kuşkusuz ki ben de değiştim. Ben de 1985'lerden çok farklı bir insanım. Dolayısıyla kitap da değişti. O yıllarda yazabileceğim bir Türkan Şoray kitabından çok daha farklı bir kitap oldu bu... Sonuç olarak bunun da yararlı ve hayırlı bir değişiklik olduğunu, oluşan farklılığın kitabın olsa olsa lehine olduğunu düşünüyorum. Benim değişmem de çok önemli. Çünkü bu kitap tümüyle Türkan Şoray'ı, onun yaşamını, onun hayatındaki insanları ve onlarla ilişkilerini anlatan bir kitap olsa bile, sonuç olarak tüm kitaplarda, tüm romanlarda, tüm biyografik çalışmalarda olduğu gibi, büyük ölçüde de beni anlatıyor. Kendimi tümüyle anlattıklarımdan soyutlasam ve dışlasam bile (ki öyle yapmadım), yine de böyle olurdu, yine ortaya bir Türkan Şoray kitabı kadar bir Atilla Dorsay kitabı çıkardı. Çünkü aslında başkalarını anlattığımız zaman bile kendimizi anlatıyoruz demektir, kendimizi ortaya koyuyoruz demektir...

---