Yazar | : | Esat Mahmut Karakurt |
Yayın Tarihi | : | 1974 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 216 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | İnkılap ve Aka Kitabevleri |
İslamların büyük Peygamberi Muhammed, henüz Tanrı tarafından, on yaşında bakirelerin goncalaşmış göğüslerinde, vahşi vücutlarının ateşlerini söndürerek yıldızları seyre dalmış bir takım gafil insanları, doğru yola getirmeye memur edilmeden evvel, Arap yarımadası üzerinde, nam ve şöhreti fırtınalar halinde esen bir adam yaşıyordu. Bu adam, bir at üstünde Dicle sahillerinden bir güneş heybetiyle yükseldiği zaman, güvercin bilekli, ahu gözlü, çıplak Arap kızları, O'nun güzelliği karşısında, dizlerinin çözüldüğünü, bacaklarının titrediğini duyarlar, Kâbe duvarlarında asılı kitabından şiir okuyanlar, Muhammed'i bilmeseydiler, O'nun Peygamber olduğuna inanırlardı!..
Peygamber gibi mağrur, Süleyman gibi güzeldi... Allah'ın sesi, Kur'an namı altında yeryüzüne nazil olup da, Kâbe duvarındakilerini indirinceye kadar, aynı duvarın üstünde, Allah'tan bir ses gibi duran ve konuşan bu adam; daha insanların Tanrıyı tanımadıkları devirlerde, Tanrıdan bir uyanış gibi kibirli, güneşten kopmuş bir güneşmiş gibi, yakıcı ve azametli idi.
Bütün Arap yarımadasının gür ve simsiyah saçlı badeleri; misvak yapılan ısıl ağacının dallarından daha yumuşak ve narin ayaklarıyla, sabahtan akşamlara kadar, sahralarda yanarak, O'nun yolunu beklerlerdi.
Fakat o hiçbirisine bakmaz, hiçbirisinin yolundan geçmezdi...
Bu Tanrı kibirli, güneş ışıklı genç adamın tanrıların tanrısı, güneşlerin güneşi sevdiği bir Arap kızı vardı...