Yazar | : | Atilla Dorsay |
Yayın Tarihi | : | 1985 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 427 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Hil Yayın |
Sinema ve Çağımız 2', ilk kitap olan 'Sinema ve çağımız 1'e kıyasla biraz farklı bir yaklaşım içeriyor. 'Sinema ve Çağımız 1', günümüzde insanların birey ve toplum olarak yaşamına yön veren temel bazı, olayların / olguların sinemayla olan ilişkisi çerçevesinde oluşmuş bir toplamdı. Siyaset, savaş, faşizm, yeni-ırkçılık, tarih ve din gibi olay / akım / kurumların çağımızda sinema gibi önemli bir iletişim aracını nasıl etkilediğini onda nasıl yansıdığını kimi örneklerle, en anlamlı kimi filmlerin eleştirisiyle irdelemeye çalışan bir kitaptı. Bu çerçeveler içinde gelişen ilişki, genelde tek yönlü bir ilişkiydi. Sinemanın kendi ürettiği kavramlar, imgeler, oluşturduğu mitoslar ve değer ölçüleriyle bir karşı etki yaratması, cinsellik gibi bir alanın dışında pek söz konusu değildi.
'Sinema ve Çağımız 2' ise genelde sinemanın kültürle kültür sorunlarıyla ilişkisini çerçeve alan yazılardan oluşuyor. Sinema çağdaş kültürün, çağdaş iletişimin çok önemli bir uygulama alanı. Dolayısıyla burada sinemanın sözgelimi siyaset veya faşizmle ilişkisinden daha dolaysız ve yalın bir ilişkisi söz konusu. Ancak diğer yandan da bu ilişki bir anlamda daha karmaşık... Çünkü artık tek yanlı değil iki yanlı bir ilişki, sürekli bir alış-veriş, yoğun ve karmaşık bir karşılıklı etkileme süreci söz konusu... Bu nedenle bu derlemede yer alan yazıların büyük çoğunluğu artık tek tek filmler üstünde duran yazılar, film eleştirileri değil, genel yaklaşım yazıları.
Şunu içtenlikle belirtmek isterim; ben bir bilim adamı değilim. Bu derlemede yer alan yazıların, kültür sorunlarına ve sorunlarımıza bilimsel deyimiyle 'makro düzeyde' yaklaşmak savı ve eğilimi yok. Bir hayli amatör bir yaklaşımla başladığım sinema yazarlığımda, sinema ve yazmak gibi iki tutkumu birleştirip bireyler yapmaya çalıştım. Benim için en zevkli şey, görüp sevdiğim bir film üstüne yazmak, bunun bana verdiği keyfi heyecanı başkalarına da iletmeğe çalışmaktı. Kısacası film eleştirisiydi. Hala da öyle... Ancak Türkiye gibi bir ülkede sinema gibi bir alana bulaşınca yalnız film eleştirisiyle yetinmeye olanak yok. Batının 'tuzu kuru' eleştirmeni bunu yapabilir kendini yalnızca sinema sanatını geçmişi ve bugünüyle...