Yazar | : | Abdullah Uçman |
Yayın Tarihi | : | 1996 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 112 |
Ölçü | : | 13 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Kitabevi |
Bahsi Geçen | : | Rıza Tevfik Bölükbaşı |
Edebiyat ve düşünce tarihimizde daha çok "Feylosof" lakabıyla tanınan Rıza Tevfik'in bugün adı anılınca hatıra ilk gelen, onun şairliği ve bir devirde çok sevilen şiirleridir. Şiire Abdülhak Hamid tesiriyle başlamasına rağmen mizaç itibariyle hiçbir edebi akımın dar kalıplarına girmeyen Rıza Tevfik, özellikle II. Meşrutiyet'ten sonra yayımladığı divan, koşma ve nefesleriyle o dönemin en güzel şiir örneklerini ortaya koymuştur. Bir yönüyle âşık tarzı geleneğini sürdürdüğü ve bir şair olarak gelenekten rahatça yararlanabildiği için, onun şiirleri, devrinde çok farklı okuyucu kitleleri arasında büyük ilgi görmüştür. Rıza Tevfik, aynı yıllarda bir yandan da, artık iyice unutulmaya yüz tutan folklor, halk edebiyatı ve tekke şiirini tanıtıcı yazılarıyla şiir estetiğini geleneğe yaslamıştır.
Devrin okuyucusu tarafından daha çok hece vezniyle lirik ve pitoresk özellikler taşıyan divan ve koşmalarıyla sevilen Rıza Tevfik, sanat anlayışı olarak sübjektivizmi benimsemiştir. Bu yüzden o, lirik şiirinde teşbih, istiare ve mecaz gibi edebi sanatlara baş vurmamış, bu tarz şiirlerinde doğrudan doğruya dış âlemdeki varlıkların kendi ruhu üzerinde bıraktığı tesirleri yansıtmak suretiyle, daha ziyade izlenimlere (Empression)dayalı bir sanat anlayışını savunmuştur...