Yazar | : | Nedim Gürsel |
İsbn | : | 9755101888 |
Yayın Tarihi | : | 1990 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 152 |
Ölçü | : | 12,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Can Yayınları |
Rio havaalanına iner inmez boğulacak gibi oldum. Paris'te akşam uçağa binerken ısı eksi on dereceydi, Rio'da, gün doğumunda gölgede kırk. Nem oranıysa yüzde seksen. Takside, kuzeyden güneye doğru ikiye böldüm kenti. Sivri tepelerle okyanus arasına sıkışıp kalmış modern bir kent Rio. Tünellerden geçtik. Gökdelenler, geniş caddeler, yeşil tepelere tünemiş gecekondular. Sonra Copacabana... Göz alabildiğine uzanan kumsal. Güzel kızlar, sıcakta çıplak gövdelerin dalgalanışı.
Kolay alıştım Rio'ya. Copacabana, İpanema... Eskiden, Portekizlilerin yeni kıtaya ayak basmalarından önce, yerlilerin oturdukları bu geniş kumsalda lüks oteller, şık apartmanlar yükseliyor şimdi. Santa Tereza mahallesini dolaştım ilk gün. Kentin merkezinden tramvaya biniliyor. Neredeyse yüz yaşında, eski mi eski, sarı bir tramvaya. Bir su kemerinin üzerinden geçip tırmanmaya başlıyoruz. Bahçe içinde iki katlı evler, mozaikle kaplı duvarlar. Ve ağaçlar, kocaman yapraklı bitkiler. Burada meyveleri keşfettim. Goyaba, manga, kaju, karpuz büyüklüğünde Hindistan cevizleri. İki Rio var. Yoksullukla görkemi birarada barındıran bir kentteyim. İki Rio var. Birincisi İpanema'da bosanova dinliyor, ikincisi "favela" adı verilen gecekonduların pencerelerinden aşağıda lüks içinde yüzen kente bakıyor. "Favela" korku ve endişe uyandıran bir sözcük burada, ama kesinlikle acıma duygusu uyandırmıyor…