Aix en Provence’a ayak basar basmaz, izlenimcilerin renk üstadı Cézanne’a da ayak basmış olunuyor. Çünkü ressamın ismi kelimenin tam anlamıyla her kaldırımın üzerine kazılı. Koskoca Paul ustanın o değerli imzasını ayaklar altında çiğnemek için bale yapar gibi puantta yürümek lazım. Ne var, belediye öyle uygun görmüş. Halbuki bizim belediyelerimizde böyle bir şey görülmüş değildir. Sen kalk Nezmi Ziya’yı, Nurullah Berk’i, Şeker Ahmet Paşa’yı sokaklara kazı, elalem de gelsin üstüne bassın... Olacak şey mi? Değil tabi. O yüzden bizde, ressamıyla anılan belde yoktur. Olmayacaktır da evelellah.... Bunların belediyelerinde ahde vefa yok.
Cézanne, 1926’da oğluna yazdığı bir mektupta her gün kırlara çıktığını, doğanın sunduğu motiflerin eşsiz olduğunu ve burada her yerden daha iyi zaman geçirdiğini yazmış. Açıkçası kırların hali bugün de pek farklı değil. Yani bir gelişme de kaydedememişler. Bizde artık her belediyede rastlanan o üstün modernizasyon örnekleri buralarda hiç yok. Sanki mahrumiyet bölgesi. Her nokta Cézanne nasıl bıraktıysa öyle kalmış. İşe bakın ki, Provence bir çok kişiye göre Fransa’nın en güzel bölgesi. Aix de bu bölgede aristokrasinin doğduğu yer olarak özel bir öneme sahip...

---