| Yazar | : | Sait Faik |
| İsbn | : | 9754940878 |
| Yayın Tarihi | : | Ekim, 1989 |
| Dil | : | Türkçe |
| Sayfa Sayısı | : | 199 |
| Ölçü | : | 10,5 x 19 cm |
| Yayınevi | : | Bilgi Yayınevi |
Şahmerdan kurulduğu zaman bir giyotin haliyle meydana çıkıvermişti. Direkler hazırdı. Birer birer güçlükle iskelenin altına yerleştirildi.
Üstüne boynundan geçen düğmesiz bir heybe sırtını hatırlatan yamalı ve partal bir yelek -yelekten çok hırkaya benzeyen bir şey- geçirmiş; ellilik, kır saçlı; fakat dinç, okkalı bir adam bağırdı:
- Salih, Abdurrahman, Şaban, Ali... Hadi çocuklar!
Şahmerdanın bin kiloluk ağırlığının inip kalktığı iki ucu boş bırakılmış direklerin iki tarafına, Salih Ve Şaban... diye bağırıldığını duyar duymaz, iki adam koşarak gelip oturdu.
Heybeden yapılmış partal yelekli, şahmerdan makinesinin üstüvanesine sarılmış demir telin ucuna geçti. Dört hamlacı ise ağır ağır, iskelenin direklerini, sudaki balıkları seyrede ede, eğlene eğlene makinenin kenarına yapıştılar.
"Şahmerdanın buharla işleyeni iki yüz, üç yüz, beş yüz kilo ağırlığı iki nefeste yukarıya kaldırır. Fakat dört kişi bu bin kiloyu makinenin büyük ve küçük çarkı sayesinde ancak işletebilirler. Ağırlığı yukarıya çekmek için en aşağı on beş dakika çalışmak lazımdır. Saatte bir de on beş dakika mala vermeden çalışmaya imkân yoktur. Bir liraya bu iş görülmez, görülmez ama zamanlar kötü birader. Ben Karahisarlıyım. Dalgıçlıktan tut da tersaneye kadar girmediğim deniz kapısı kalmadı. Hepsinden biraz çakarım... "
- Hadi çocuklar! Biri çok sarışın, narin bir adamdı. Ötekisi uzun boylu, esmer ve sıska... Bir tanesi kısa boylu, kalın enseli ve zaman zaman birdenbire kızaracağı yerde sararan bir şişman. Dördüncüsü de her gün tesadüf edilen hamallar gibi alelade, hiç kuvvetli gözükmediği halde yorulmaz birisi.
Şimdi bu dört amele var kuvvetleriyle çalışıyorlardı.
Sarışın, narin, uzun boylu amele ile şişman, kalın enseli bir arada; diğer ikisi de, makinenin öbür kolunda idiler.