Yazar | : | Çetin Altan |
İsbn | : | 9751013860 |
Yayın Tarihi | : | 1998 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 287 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | İnkılâp Kitabevi |
Ufak tefek Rıza Bey, taban düşüklüğünün bacaklarda yaptığı ağrıları önlemek için, ayaklarında hafif tahtadan kalın tabanlı İsveç saboları, yazı masasının başında, koca bir bardak taze demli çayla, yeni bir polis öyküsü yazmaya çalışıyordu.
Dışarıda hava limoniydi. Gökyüzünü kademeli kaplamış yoğun bulutların arasından, güneş bazan azıcık görünüyor. Sonra yine kayboluyordu.
Rıza Bey, gemiye İngiltere' den yüklenmiş elektronik aygıtlarla dolu sandıkların birinden çıkan Taylandlı bir kadın ölüsünün sırrına taktırmıştı kafasını. O kadını kim öldürmüş, cesedini de oraya nasıl koymuştu? Öyküyü mantıklı bir planda yürütebilmek için, bir yığın olasılık geçiyordu aklından...
O sırada kapının zili çalındı. Bu ikindi saatinde kim gelmiş olabilirdi ki? Üç beş yakın dostundan başka hemen hiç kimsesi yoktu Rıza Beyin... Onlar da telefon etmeden, daha doğrusu Rıza Bey kendilerini davet etmeden, eve gelmezlerdi. Masasından kalkıp, kapıyı açmaya gitti...
Ay, o da nesi... Büyük teyzesinin torunu Vural, elinde bir utla karşısında duruyordu. Yıllar var gördüğü yoktu Vural'ı. Kendisi gemi telsizciliğiyle dünya denizlerinde dolaşıp dururken; çocukluğunda hiç değilse bayramlarda karşılaştığı eski akrabalarla da, ilişkisini tümden yitirmişti.
Vural on yaş daha küçüktü Rıza Bey' den. Liseyi bitirdikten sonra yüksek eğitim yapmamış ve itfaiye müdürlüğünün levazım masasında şef yardımcısı olarak girmişti. Küçüklüğünden beri alaturka müziğe meraklıydı. Piyanodan klarnete kadar hemen her aleti kendine göre çalar, bariton sesiyle de, eski yeni her şarkıyı okurdu.
Rıza Bey:
- Gir bakalım içeri nerden çıktın sen böyle, dedi. Vural, bir elinde ut, eski aile terbiyesi gereği, Rıza
Bey'in elini öpmeye davrandı…