| Yazar | : | Fatma Rezan Hürmen |
| İsbn | : | 9753521162 |
| Yayın Tarihi | : | Temmuz, 2004 |
| Dil | : | Türkçe |
| Sayfa Sayısı | : | 480 |
| Ölçü | : | 15 x 23 cm |
| Yayınevi | : | Pınar Yayınları |
Sevgili büyükpederim Yusuf Ziya Paşa'nın pederi, bir ara Maliye Nazın olmuş. Validesi Şemsitab Hanım, o sırada kendisinden ayrılmış bulunuyormuş. Bir gün büyükpederimi, lalası, sırtına bindirmiş, yolda giderken karşıdan, başlarında bir süvari olduğu halde yaklaşan bir kalabalık görmüş. Bu adam odadan inip karşısındaki çocuğa dikkatli dikkatli baktıktan sonra lalaya "Ver bakayım şu çocuğu bana!" demiş, lala da korkudan ödü patlayarak çocuğu uzatmış. Yabancı, "Bu filanın oğlu değil mi?" diye sormuş. Lala ne desin, titreyerek, "Evet efendim." diye cevap vermiş. Adam, bu çocuğu bir kaç kere öpüp sevdikten sonra, lalaya iade etmiş.
Bu hadiseden bir kaç gün sonra bu yabancı, çocuğa minimini bir midilli göndermiş, bu hayvancağızın eyeri, sırma ve incilerle bezeli imiş. Lala, o adamın çocuğun babası olduğunu öğrenince aklını kaybedecek kadar korkmuş, "Ya çocuğu alıp götürseydi, ben ne yapardım, hanımefendiye ne derdim?!" diye, diye adeta hastalanmış. Neticede Hanımefendiye, lala artık korkmasın diye, gönül alıcı bir kaç söz söylemesini rica etmiştir. Biçare adam ancak bundan sonra kendine gelebilmiş. İşte o çocuk benim büyükpederimmiş.
Büyükpederim kendi pederini hayli çapkın bulurdu. Ne zaman konağa, babasını görmeye gidecek olsa, orada gayet genç ve güzel cariyeler ile karşılaşırmış. Bunlar ipekli gömlek, sırmalı camedan ve şalvar giyerler, bellerine lahuri şallar sararlarmış. Gömleklerinin kollarında ipek ibrişimle yapılmış kocaman nefis işlemeler bulunurmuş. Boyunlarında altın gerdanlıklar, kulaklarında altın küpeler, parmaklarında altın yüzükler varmış ve bunların hepsi, kıymetli mücevheratla bezenmiş imiş. Sonraları, büyükpederimi, "Artık büyüdü" bahanesiyle hareme almaz olmuşlar. O da pederini sadece selamlıkta görebiliyormuş. Pederinin vefatında cariyeler, bir dizi kıymetli eşyayı saklamak için hamamın su haznesine atmışlar. Büyükpederim, "o cariyeler bana hiçbir şey göstermediler, zaten ben de tenezzül edip aramadım, araştırmadım, eğer böyle yapmamış bulunsaydım, bir takım şeyler de elbet benim olurdu." diyordu.