Yazar | : | Pars Tuğlacı |
Yayın Tarihi | : | 1985 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 411 |
Ölçü | : | 18 x 25,5 cm |
Yayınevi | : | Milliyet |
Oğuz Türklerinin Bozoklar kolundan Günhan boyuna bağlı Kayı aşireti, Söğüt ve Domaniç taraflarına geldiği zaman, başlarında Gündüzalp oğlu Ertuğrul (Erdukrul) Bey bulunuyordu. O'nun oğlu olup adını kurduğu devlete veren Osman Bey, babası gibi Selçuklu Devleti'nin bir Uç Beyi'ydi (1281). Bu aşirete, daha Ertuğrul Bey zamanında (1231) Söğüt kışlık, Domaniç yazılık yurt olarak verilmişti. Böylece XIII. yüzyılın son dörtte biri içinde doğmuş bulunan Osmanlı Beyliği'nin ilk başkenti, hatta ilk şehri, bu küçük Söğüt kasabasıydı.
Bugünkü Bilecik iline bağlı bir ilçe merkezi olan bu yerin eski Türk kaynaklarında "Söğütçük" adıyla geçtiği ve Ortaçağlar'dan başlayarak bir yerleşim merkezi olarak mevcut bulunduğu bilinmektedir. Ertuğrul Gazi'nin türbesi de bu ilçede bulunmaktadır.
Doğu Roma - Bizans İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul, 1204 yılında IV. Haç Ordusu tarafından ele geçirilip bir Latin-Katolik İmparatorluğu kurulunca, İznik'te Laskarisler bir prenslik kurmuş ve Bizans Hanedanı Paleologoslar'dan Mikhael, bu küçük devleti entrika ile ele geçirdikten sonra, 1261'de İstanbul'u geri alarak, Bizans Devleti'ni ihya etmişti. Bu sırada Kuzeybatı Anadolu'da bulunan ve Osmanlılarca Tekfur (*) diye anılan şehir ve kale sahibi Rum Beyleri, İznik Devleti'ne bağlıydı ve varlıklarıyla istilalara karşı güçlü bir savunma gücü oluşturuyorlardı. Esasen Latin İmparatorluğu nüfuzunun Batı Anadolu'ya yayılamamasının en önemli etkeni de onların bu durumuydu.
Paleologoslar'ın 1261 yılında İstanbul'u tekrar ele geçirip Latin İmparatorluğu'na son vermelerinden sonra ve özellikle merkezden mali ve gerektiğinde askeri yardım göremez hale gelmeleri üzerine bu Tekfurlar zamanla İmparatorun egemenliğini yalnız ismen tanıyan, ancak onlardan emir almayan, her türlü davranışlarında serbest derebeylikleri olmuşlardı. Ancak, merkezle olan bağları gevşedikçe güçleri de azalmış ve müşterek bir savunma sistemi oluşturmaktan da çıkmışlardı.
Genç, dinamik, yayılma gücü ve hevesi bulunan Osmanlı Beyliği'nin ilk avını, en zayıflarından başlamak üzere, bu Tekfurların oluşturması doğal ve mukadderdi.