Yazar | : | Vedat Günyol |
İsbn | : | 9754581975 |
Yayın Tarihi | : | Şubat, 2000 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 192 |
Ölçü | : | 13 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | T. İş Bankası Kültür Yayınları |
İnsan dediğimiz varlığı, sorumluluk duygusundan ayrı düşünebilir misiniz? İnsanı hayvandan ayıran nitelik bilinç olduğuna göre, bilinci, bir ölçüde, sorumluluk duygusundan başka neyle tanımlayabilirsiniz? İnsan denen yaratık, yaptıklarının bilincinde olan, her davranışını her an açıklamaya hazır, davranışlarının hesabını bir bir verebilen, vermesi gereken bir kimsedir bence... Bir insana neden dünyaya geldin, neden kanser oldun diye soramazsınız ama niye filan işi yaptın, niye filan derneğe, partiye girdin, niye falan eyleme katıldın diye sorabilirsiniz, eğer sorma yetkiniz, yetkinizle birlikte, o yetkiye layık gücünüz, kültürünüz, bilginiz, insafınız ve dürüstlüğünüz varsa.
Namık Kemal'e Vatan Kasidesi'ni niçin yazdın, Vatan Yahut Silistre'yi niye kaleme aldın diye sormuş olanların, ne denli zavallı, Namık Kemal'in düzeyinden ne denli aşağılarda olduğunu bir düşünün. İnsanlıktan "idrak"i kaldıranlara karşı çıkan şair, günün rezil koşullarını dile getiren dizeleriyle peşin peşin vermiş değil miydi zorbalara gereken karşılığı?
Ta, Sokrates'ten bu yana, yüzyıllar boyunca süregelen, daha da sürecek olan aydın çilesi; insanlıktan "idrak"i kaldırmaya çalışan güçlerin, kendileri gibi kültürsüz, anlayışsız adamlarınca sigaya çekilmesi, çekilebilmesidir. Bugünün dünyasında, tıpkı on dördüncü yüzyılda olduğu gibi, tutuyorlar, tutabiliyorlar insanı, aç, susuz bırakıp soruyorlar:
"Neden solcu oldun?" diye. "Neden ezilenlerden yanasın, neden yoksulları tutuyorsun, niçin işçi haklarını savuruyorsun?" diye sormuyorlar. "Solcu" sözünün belirsizliği, kaypaklığı, o içlere korkular salan büyüsü daha bir kolaylaştırır işleri de ondan.
Yakın zamanlara kadar, en yetkili makamlarca bile solcu kavramı bulanık, dumanlı bir kavram olmaktan kurtulamamıştı. Bugün de hala kurtulmuş sayılmaz.
1964'ten 1966'ya kadar süren, sonunda aklanmayla bilen Babeuf Davası bunun en belirgin örneğidir.