Yazar | : | Yılmaz Taşçıoğlu |
Yayın Tarihi | : | Aralık, 2004 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 200 |
Ölçü | : | 21 x 29,7 cm |
Yayınevi | : | Beykoz Beledye Başkanlığı |
Bahsi Geçen | : | Orhan Veli Kanık |
Toplumlar kültürleriyle ayakta dururlar ve kültürler devamlılıklarıyla etkin olurlar, gelişirler, yaşarlar. Bu devamlılık, geçmişten geleceğe toplumu bağlayan, bugünü geçmişin birikimiyle zenginleştirerek yoğuran, kültürel yaşayışı hem bireysel, hem toplumsal bilinç için çoğaltan ve derinleştiren, böylece insanın kişisel yahut toplumsal hayatına maddi olanın ötesinde de kalite getiren bir niteliğe büründürüldüğünde, "kültür" dediğimiz soyut kavram, bizim için ekmek kadar, hava kadar, su kadar elzem olmaya başlamıştır.
Bir kültürün rengi, bir toplumu "herhangi" olmaktan çıkarır, diğerlerinden ayırarak, ona bir şahsiyet verir ve millet yapar. "Herhangi" bir toplum olmak, sıradan olmaktır. Sıradan olmak ise, tarihin güçlü selinin akışı içerisinde, herhangi bir döneminde eriyip, kaybolup gitmeyi doğurur. Sezai Karakoç'un şu mısraları, hem toplum için, hatta hem de birey için, "herkes gibi" olmanın, sıradanlaşma; sıradanlaşmanın ise kişiliksizleşme, manevi anlamda yoğun bir fakirleşme ve giderek "hiç"leşme, yok olma olduğunun çok güzel ve veciz bir ifadesidir:
"Herkes gibi olmak, olmayacak bir şey, Herkes gibi olmak, olmamak gibi bir şey"
Millet olma bilinci; insan topluluklarının -ülke, il, ilçe, semt, mahalle- büyük ölçekten küçük ölçeğe yaşadıkları coğrafyaya, daha benimseyerek, daha sıcak ve sahiplenici bakmalarının temel şartıdır. Bu şart, bizim karşımıza İstiklal Marşı şairinin nasihatini tavsatılmaz bir görev olarak çıkarır.