| Yazar | : | Mehmet İnanç Turan |
| İsbn | : | 9756425318 |
| Yayın Tarihi | : | Temmuz, 2004 |
| Dil | : | Türkçe |
| Sayfa Sayısı | : | 339 |
| Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
| Yayınevi | : | Etki Yayınları |
| Bahsi Geçen | : | Nazım Hikmet Ran |
Bu kitap 1998 yılında Peri Yayınevi tarafından yayınlanan "Nazım'ı Anlamak" isimli çalışmamın genişletilmiş, bazı bölümleri yeniden yazılmış, düzeltilmiş halidir. Nazım'ı çarpıtan yayınların son dönemde artmış olması beni bu çalışmayı yeniden ele almaya itti. "Nazım'ı Anlamak" ilk basımıyla elimizde olmayan nedenlerden dolayı biçim ve teknik yönünden birçok eksiklikler taşıyordu. Hem bu eksikliği gidermek, hem de yeni yazılarla bu çalışmayı zenginleştirmek istedim. Kitaba altı bölüm daha ekledim. Gerçeği söylemek gerekirse, "Nazım'ı Anlamak" kitabında kullandığım kaynaklardan, düşüncelerden yararlanarak ve kaynakları çoğaltarak kitabı yeniden yazdım. Böylece bu işin hiç de kolay olmadığını öğrenmiş oldum.
Bu çalışma kuru biçimde Nazım'ın hayatını anlatıyor. Nazım'ı siyasi yönleriyle, düşünce ve duygularıyla birlikte ele alıyor, yorumlar yapıyor. Bir yazarı anlamak demek, onun dünya görüşünü anlamak demektir. Burjuvazinin medyatik kötülük fırtınası da tam bu noktada kopuyor: Ya Nazım'ı siyasi olarak kimliksizleştiriyorlar, ya onun siyasi kimliğini bozuyorlar, ya da onun siyasi görüşlerinin pratiğe uygulanamaz olduğunu iddia ediyorlar. Nazım'ı "hayalci komünist" olarak adlandırmaları bu sonuncu amaçla bağlantılıdır.
"Tempo" dergisi 2001'in son ayında Nazım Hikmet üzerine sayfalarca boş şeyler yazdı. Nazım'ın aşklarını yalan yanlış anlattılar: Nazım'ın sevgili Piraye'sini, ne söylediğini bilmez megaloman bir kadının ağzından kötülediler. Şimdi Piraye'nin tırnağı bile olamayanların konuşma zamanıdır, ama belgeleri değiştiremezler. Gerçeğin gücüne, yalanın büyüklüğü dayanamaz.
Burjuvazinin satılık medyası, "Komünizm öldü, Nazım'ın aşkları yaşıyor" sloganı altında ona sahip çıkmaya çalışıyor. Nazım'ın savunduğu sömürüsüz-sınıfsız toplumun henüz daha hiçbir yerde doğmadığını, doğmayan şeyin ölmeyeceğini göremeyecek kadar körler. Dillerine doladıkları "küreselleşme" efsanesinin paramparça olduğunu, "başka bir dünya mümkün" diyenlerin ayağa kalktığını fark edemiyorlar…
