Yazar | : | Orhan Asena |
İsbn | : | 9757923265 |
Yayın Tarihi | : | 1995 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 279 |
Ölçü | : | 13 x 19 cm |
Yayınevi | : | İlke Kitabevi |
Bahsi Geçen | : | Nazım Hikmet Ran |
Ocak ortaları, 1921. İnebolu'da Karadeniz Oteli'nde bir oda. Soğuk bir kış günü. Soğuk bir rüzgâr, pencerelerden girip kapıdan çıkmaktadır. Kar lapa lapa yağmakta, pencerelerden içeriye sızmaktadır. Nazım Hikmet bir bazlamaya dürüm yaptığı tahin helvasını iştahla yerken karın yağışını seyretmektedir pencere önünde.
Odanın her köşesini kaplamak üzere dört yer yatağı, Vala Nurettin bu yataklarından birinde kıvrılmış, kendine küçük ve dar gelen paltosunu üstüne çekmiş, yüzünü Nazım'a çevirmiş, düşünüp durmaktadır. Bir köşede Vala Nurettin'in küçük sarı valizi, bir köşede YUSUF Ziya'ya ait daha şık bir bavul Nazım Hikmet'in ve Faruk Nafiz'in bavulları yoktur, gazete kâğıdına sarılı çamaşırlar gazeteleri patlatmış, biraz dışarıya dökülmüşlerdir.
Bir süre sessizlik.
NAZIM: Burada kar da bir tuhaf yağıyor Vala!
VALA: Nasıl tuhaf?
NAZIM: Dobra dobra. Haşin. Anadolu'nun doğası gibi. İşte yağıyorum dercesine. Gizlisiz saklısız.
VALA: Amma yaptın Nazım! İstanbul'da nasıl yağıyorsa burada da öyle yağıyor işte.
NAZIM: İstanbul'da kar yağmaz. İstanbul karlar. Bir sabah kalkarsın ortalık bembeyaz, ertesi gün bakarsın vıcık vıcık bir çamur paçalarına bulaşan. Arada bir de bir kalleş tipi. Bir günde iki üç kez yön değiştiren.
VALA: İnsanların üst üste yaşadığı bir kentte nasıl beklersin karların apak kalmasını. Burada şu apak yorganı ancak yaz sıcakları kaldırabilir bir ucundan…