Yazar | : | Emin Karaca |
İsbn | : | 9753440448 |
Yayın Tarihi | : | Kasım, 1992 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 149 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Belge Yayınları |
Bahsi Geçen | : | Nazım Hikmet Ran |
Her Nazım Hikmet şiiri sevene öyle midir bilmiyorum, ben; zaman zaman, döner döner okurum. Her keresinde aldığım yeni bir tadın yanında; kimi şiirlerinde; hele destanlarında, uzun uzun düşünürüm. Yıllardır yaptığım bu tekrarlar; Türkiye tarih komünist hareketinin kimi doğrudan, kimi dolaylı tanıdığım kişilerinin, bildiğim duyduğum olaylarını çağrıştırır dururdu.
" Memleketimden İnsan Manzaraları"nda rastladığım:
"Ve müdüriyette her kalkışında sopanın altından
(yanakları parçalanmış gözlüğü ve tabanları
ayıpladığı bir sızı)
yüreğinde fakat hiçbir şey söylememiş
hiç kimseyi ele vermemiş olmanın rahatlığı"
dizeleri uzun zamandır zihnimi meşgul ediyordu. Bu dizelerde Türkiye tarihi komünist hareketinin kişiliklerinden birinin anlatıldığı açıktı... Bilinen kimi şeyleri uç uça getirince çıkan sonucu oturup yazdım: "Memleketimden İnsan Manzaraları"nı Yeniden Okurken: "Bir Tanıdık Mahkûm Halil". Yazdım ama tekrar tekrar üzerinde çalıştım. Yayınlamak için "zulada" bekletiyordum.
Geçtiğimiz Şubat ortalarında, mesleğim olan gazeteciliğin Babıali cilvelerinden sonuncusu; Aralık 1991'de yayın yaşamına atılan "Evrensel Kültür" ün yakınına düşmeme neden oldu. Derginin başında, içeriden daha dün çıkıp gelmiş zorlu bir "mahkûm", Aydın Çubukçu vardı, yüz yüze geldik. Yazıyı önerdim. Kendisi de 19 yıl yatmış bir mahkûm olarak, yazımın ana ekseni "Mahkûm Halil"le yazgı ortaklığının çekiciliği mi yoksa dergisinde aykırı bir yazara yer vermek ihtiyacı mıydı bilemiyorum, " Evrensel Kültür"ün Mayıs 92'deki 5.sayısınden itibaren güler yüzlü yayın yönetmeni sevecenliğini gösterdi.
Sonra arkası geldi. Her sayı bir cestesini yayınlamayı sürdürdük. "Nazım Hikmet Şiirinde Gizli Tarih'in yumağını çözdükçe, sevindirici, oldukça objektif tepkiler gelmeye başlamıştı... Ülke içinden ve dışından... Yalnız, yazıyla arası pek hoş olmayan insanlar olduğumuzdan bana dolaylı olarak ulaşan olumlu tepkilerin hepsi de "şifahi" idi. Bu arada, çoğu genç kuşaktan okuyucuların kendilerince gördükleri bir eksiklik vardı: O da gerçek Destan'da gerekse manzum romanda gizli tarih çözümlerken adları geçen kişiler hakkında biyografik bilginin bulunmayışıydı. Haklılardı, doğal olarak... O eksikliğin bizde farkındaydık yazarken. Ne var ki; "Evrensel Kültür'ün sayılarına böldüğümüz cestelerin hacmi bir yandan böyle bir şeye el vermezken, öte yandan da kimi aydın okuyuculara "malumatfuruşluk" (çokbilmişlikle) la damgalanmak