Yazar | : | Namık İsmail |
İsbn | : | 251 |
Yayın Tarihi | : | 1931 |
Dil | : | Türkçe |
Ölçü | : | 19,5 x 27,5 cm |
Yayınevi | : | Maarif Vekaleti |
Her yerde ve her zaman yaşayan, insanların kalplerini ayni heyecanla titreten, dimağlarını sihirli bir ağ ile birbirlerine bağlayan deha, insanlığın müşterek servetidir. Ve bütün insanlığın elemini, neşesini, gayretini, zahmetini tek başına taşıyan dâhilere hürmet ve muhabbet borcumuzdur.
Mikelanj Rönesans devrinin en büyük sanatkârı ve beşeriyetin en büyük dâhilerinden biridir. Bir asır kadar süren ömrü fevkalbeşer ve baş döndürücü bir faaliyetle dolu olan bu insan, bir hastalık gibi ruhunu istila eden dehanın elinde kâh mustarip bir esir kâh dağları yontan bir dev idi. Heykeltraş, ressam, şair, mühendis, mimar ve büyük vatanperver olan Mikelanj içinden taşan korkunç kuvvet ve hayatiyete zebun olarak mütemadiyen gece, gündüz, dinlenmeden, uyumadan nihayet eserinin önünde yıkılıp ölünceye kadar çalıştı.
Mikelanj bütün dâhiler gibi insanların cevherlerini kızgın ateşte değerek çelikleştiren büyük ve ebedi elemin şikârı idi. Fevkalbeşer işler yapmağa doymayan, müşkülü yenmeden usanmayan ve tabiatın kendine verdiği bu dev kuvvetini zayıf vücuduna sığdıramayan ve büyülenmiş gibi bir dakika dinlenmeden çalışan bu insan mağmum ve kederli idi. Bundan dolayıdır ki sükûti, abus ve merdümgiriz olan bu adam daima yalnız kalmak, yalnız çalışmak ve her şeyi yalnız yapmak isterdi. Bir abide yapacak olsa taş ocağına girer azılı mermer bloklarını kendi çıkarır nakilleri için arabaları, şoseleri kendi yapar ve sarayları tek başına inşa etmek isterdi.
Kabiliyette bu tenevvü Rönesans sanatkârlarının farkıdır. Bu günün san' aktarı bu günün insanı gibi kabiliyetini bir noktada teksif etmek zaruretindedir…