Yazar | : | Orhan Koloğlu |
İsbn | : | 9753040059 |
Yayın Tarihi | : | Nisan, 1999 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 147 |
Ölçü | : | 15 x 23 cm |
Yayınevi | : | Dünya Yayıncılık |
Büyükbabam Hacı Mebruk Efendi'nin dört eşi varmış. Bunlardan 15'i kız, 14'ü erkek 29 çocuğu olmuş. Büyüklüğü tahmin edilebilecek evinde her eşinin ayrı bölümü ya da odası bulunuyormuş. Çocuklarının ne en büyüğü ne de oğullarının ilki olmadığı halde en çok sevdiği evladı olarak babama bir ayrıcalık tanıyormuş: Babasının geceyi geçireceği eşinin odasına önce o gider böylece sıranın kimde olduğu anlaşılırmış. Anneliği önce bu 2-3 yaşındaki yavrucağı uyutur, sonra beyine yönelirmiş.
Bunu anlattığım kimselerin hemen hepsi manalı manalı bakıp sormuşlardır:
"Eeee... Senin kaç tane var? . .' Yanıtım daima büyük bir hayal kırıklığı doğurmuştur: 'Eşim bir, çocuk hiç... ' Yüzlerinde bir acıma ifadesi belirir, haremin nimetlerinden yararlanacak 'iktidara' sahip olmadığımı ima eden esprilere girişirler.
Büyükbabamınki 1880'lere ait bir davranıştı. Babamın haremi olmadı. Birinci evliliğinden iki erkek bir kız çocuğu dünyaya geldi. Eşinin ölümünden on yıl sonra yaptığı ikinci evliliğinden de iki oğlu doğdu. Üçüncü kuşakta ise zürriyet daha da sınırlandı, bu beş çocuktan ancak biri kız, ikisi erkek üç torun ortaya çıkabildi. Böylesine bir düşüşü haremin ortadan kalkmasına bağlamaktan daha kolay ne olabilir! .
Hele konuştuğum kişi bir Avrupalı ya da Amerikalı ise espriler büsbütün tuzlu, buharlı oluyor, zira batılının bu kuruma bakışı bambaşka özellikler taşımakta. Bir tür özlemi, içeriyor. Tarihinde haremin bulunmadığı toplum yoktur. Çok kadınla evlilik bir toplumsal gereksinme olarak en eski zamanlardan beri vardı. Zenginleşen ve güç sahibi olanların böyle bir çoğulculuğa başvurması doğal karşılanırdı. Fakirde ise kadının çocuk doğuramaması gibi sebeplere dayanıyordu. Hazreti Peygamber'in içine doğduğu Hicaz toplumunda ise sadece erkeklerin değil, kadınların da sınırsız bağlarının bulunduğu biliniyor. İslamla kurumun meşrulaştırılması doğrudur ama sınırlama getirildiği de bir gerçektir. Aslında birden fazlası tamamen sosyal koşulları bağlanmıştır, gelgelelim bunun da suiistimal edildiği bir gerçektir...