| Yazar | : | Hamamizade İhsan |
| Yayın Tarihi | : | 1949 |
| Dil | : | Türkçe |
| Sayfa Sayısı | : | 159 |
| Ölçü | : | 14 x 20 cm |
| Yayınevi | : | Ege Matbaası |
| Bahsi Geçen | : | M. İhsan Hamami |
Hamamizade İhsan Bey, sayılı nüktedanlardandı. Nükte ve zarafetin hakiki mahiyet ve ölçüsüne vakıftı. Nükte için lazım gelen hayat şartlarına sahipti. Yaşamak için ağır külfetler altına girmemişti. Karnından ziyade zevkini doyurmak için çalışırdı. Melekane ahlakı ile geniş bir sevgi muhiti vücuda getirmişti. İyi tedavi ve ihtimam sayesinde zararsızca atlattığı bir ciğer hastalığından bir de son zamanlarında ara sıra kalbini rahatsız eden arızadan maada esaslı bünyevi bir arızası yoktu. Hülasa hayata baktığı zaman onu kara gösterecek bir sebep bulamazdı.
Hayatının her anında güzelliğe âşık yaşadı. Bu ruhi zevk, hayatın acı safhalarım da güzelleştiren bir mahiyettedir.
Güzelliğe aşk, zaruri olarak şiiri doğurur. O, çok ince bir şairdi Şiirinde hâkim olan unsur, zekâ ve zarafetti. İçten gelen duygularını bu iki müstesna meziyetinin ince ve hünerli parmaklarıyla işlerdi.
Lakin bunların hepsi mevcut olduğu halde hayatında bir tek nükte yapmamış insanlar, pek çoktur. Bütün bu meziyetler, nihayet insan mizacına bir zemin hazırlarlar. Asıl mühim olan cihet de bu mizaçtaki hususi bir yaradılıştır. İşte İhsan Bey, bu mizaca sahipti Evvela şen ve şakraktı.
Dostlarının arasına bir tebessüm, iç açan bir bahar tebessümü çağlayanı gibi pırıl pırıl girerdi. Onu uzaktan görüp de bu ferah rüzgârıyla ruhunun yelpazelendiğini duymayan hemen yok gibidir.
Dudaklarının üzerinde bir gölge gibi duran ince bıyıkları, son zamanlarda hafif bir inhina gösteren endamına rağmen onu hala ruhen genç bir delikanlı gösterirdi. Evet şetaret ışıkları saçan güzel gözleri de bu gençliğin beliğ birer şahidi idiler. Onu genç tutan, işte o membaı binbir fizyolojik hadiselere dayanan bu şen mizaçtır…