Yazar | : | Erden Akbulut |
İsbn | : | 9758683039 |
Yayın Tarihi | : | Ekim, 2002 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 319 |
Ölçü | : | 13 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Tüstav |
Bahsi Geçen | : | Nazım Hikmet Ran |
Nazım Hikmet, 1961'de yazdığı Otobiyografi adlı şiirinde bilinçli yaşamının başlangıcını ve akışını hep komünist kimliğiyle, yani Türkiye Komünist Partili kimliğiyle anlatır. Gerçekten de, daha 19 yaşında Türkiye Komünist Partisi'yle tanışan Nazım, yaşama gözlerini yumduğu 3 Haziran 1963'te de Türkiye Komünist Partisi'nin o sıralar fiilen Merkez Komitesi üyeliğine denk düşen 5 kişilik Dış Bürosu'nun üyesidir.
Nazım Hikmet'in yaşamı, dünyanın ve Türkiye'nin yeniden şekillendiği o sıcak günlerde, o günler gibi büyük altüstlükler içinde geçmişti. 1921' in ikinci yarısında ülkede Kurtuluş Savaşı'nın ateşleri sürüyordu. Sovyetler ülkesi iç savaştan yeni çıkmış, sosyalist devrimi yeni gerçekleştirmişti. Sovyetler büyük bir açlık ve yoksunluk ortamında "kış la komünizmi"nden "yeni ekonomik politikaya, NEP"e geçiyor, eski Bolşeviklerden kimileri bu değişiklik karşısında intihar ediyordu.
Böyle bir dönemde, Sovyetler ülkesine geçen Nazım, kendini Mustafa Suphi ve yoldaşlarının katledilmelerinin ardından bir kargaşa yaşayan Türkiye Komünist Partisi'nin merkezi çalışmalarının ortasında buldu. Nazım, Moskova'da Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde, KUTV'da öğrenciliğe başladı ve burada komünizmle tanışarak TKP saflarına katıldı. O dönemde KUTV, dünyanın dört bir yanından gelmiş ve ülkelerine döner dönmez hemen devrim yapacaklarına inanan gençlerle doluydu. KUTV'dakilerin ve peşinden onları bir bayrak gibi taşıyan Nazım'ın o günlerdeki ruh halini, Şevket Süreyya Aydemir'in Kırmızı Mektuplar'ı pek güzel anlatıyor. Ekler bölümünde sunulan Nazım'ın, 1924 sonlarında ülkeye döndükten sonra kaleme alıp Son Telgraf gazetesinde tefrika ettiği Seyahat Hatıraları da bu psikolojiyi alabildiğine sahici bir biçimde yansıtıyor.
Nazım, TKP'li olarak Türkiye'ye 1924 sonlarında geliyor, Mart 1925' e kadar açık alanda çalışabildikten sonra, 15 yıllık kürek cezasıyla birlikte Ağustos 1925 'te yeniden yurtdışına çıkmak zorunda kalıyor. Yani Nazım'ın Türkiye'deki ilk dönem siyasal çalışması, yarısı legal, yarısı illegal olmak üzere hemen hemen 8-10 ay kadardır.