Yazar | : | Cevdet Kudret |
Yayın Tarihi | : | Temmuz, 1969 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 569 |
Ölçü | : | 11 x 19 cm |
Yayınevi | : | Bilgi Yayınevi |
(1. Ciltten Devam)
Karagöz perdesinin bir "ibret perdesi" olduğu inancı, bu oyunun Türkiye'de gerçekçi ve toplumsal bir nitelik kazandığı devirlerde dahi sürüp gitmiş; oyun başlarken okunan "perde gazeli", tasavvuftan gelme mistik havayı korumuştur. XII. yüzyılın ikinci yarısında Selahaddin-i Eyyubi (hük. 1175-1193) nin sarayında hayal oynatıldığı Guzüli (? - 1412) nin Metali-el-Büdur fi Menazil-el-Sürur adlı eserinden öğreniliyor. Muhiddin-i Arabi Fütuhat-el-Mekkiyye (yazılışı: 1203) adlı eserinde tasavvuf inançlarını anlatırken, hayal-el-sitare diye andığı gölge oyununu örnek diye ele alır ve: "İlkin perdeye Vassaf [= anlatıcı] denen kişi çıkar, Tanrının ululuğunu saygı ile anar; sonra, kendisinin ardından perdeye gelen türlü türlü suretlerle konuşur" der ki; bu sözlerden, hayal oyununun o tarihlerde nasıl oynatıldığı aşağı yukarı anlaşılmaktadır. Musullu yazar İbni Danyal (? - 1310), Mısır'da Memlük hükümdarı Baybars (hük. 1260-1277) devrinde yazdığı Tayf-el-Hayal adlı oyun kitabının önsözünde, hayal·el-zıll denen gölge oyununun o tarihlerde Mısır'da pek çok oynandığını, aynı şeylerin tekrarlanmasının seyirciye bıkkınlık verdiğini, yeni şeyler arayan usta bir hayal oyuncusunun isteği üzerine bu kitabı yazdığını, eserinin eski oyunlara üstün olduğunu bildirmiştir.
Gölge oyununun Türk toplumunda ne zaman kullanılmağa başlandığı kesin olarak belli değildir. Bu konuda ilkin Georg Jacob tarafından ileriye sürülen bir görüşe göre, gölge oyunu Çinlilerden Moğollara, Moğollardan Türklere geçmiştir; Orta-Asya Türk'leri arasında kullanılan kaburcak, kavurcak, kağurcuk terimleri "gölge oyunu" anlamına gelmektedir. Daha sonraki incelemelerde de, Türkistan'da kullanılan koğurcak, kavurcak, kaburcak, kolkurçak, çadır-hayal, hayme-şebbazi sözcüklerinin "gölge oyunu" anlamını taşıdığı -çeşitli kaynaklara dayanılarak- açıklanmış, "Anadolu Türkleri arasında yayılan hayal oyununun, Türk akınlarının istikametini takip ederek şarktan garba geldiği" varsayımı ileriye sürülmüştür...
(Devamı 3. Ciltte)