Erkek egemenliği büyük bir deprem geçiriyor. Çünkü kadın, erkeğin hazırladığı dar kalıplara sığmıyor ve bilinçlendikçe, bunları çatırdatarak kırıyor artık. Çünkü kadın, elinden zorla alınan haklarını geri istiyor. Çünkü kadın, erkeğini ancak kendi eridikçe mutluluk ışınlarıyla aydınlatan zavallı bir mum olmaktan bıktı. Çünkü erkek istedikçe varolmayı, istemedikçe yok olmayı kadınlığına, insanlığına yediremiyor. Çünkü kadın kadını aramaya başladı. Gerçek kadını: Kendini. Eğer bir kadınsan, aynaya iyi bak: Saçına, başına, güzelliğine süsüne değil. Ne olduğuna bak ve ne olman gerektiğini gör karşındaki tanınmaz bu silik hayalde. Eğer bir erkeksen, yürekliliğin varsa, aynaya iyi bak: Kendini iyi tanı, doğru yargıla. Haklarını kazanmaya çalışan kadına yardımcı olman, erkekliğinden bir şey kaybettirmez sana. Tam tersine. Bu arada, unutmamalı ki, erkek erkeği bulmadan, kadının kadını bulabilmesine olanak yok. Anlayış, hoşgörü, iyi niyet, işbirliği ve hepsinden çok, kadının gelişmesine her tür olanağı sağlamak... İşte çağdaş erkekten beklenen bunlar. İki yıllık bir çalışmanın ürünü olan bu kitap, ilk insanın dünyada yerini almasından, günümüze kadar kadının çağdaşlaşma yolunda geçirdiği evreleri; erkeğin, kadını tahtından nasıl indirdiğini, onu işine geldiği biçimde nasıl koşullandırarak bir köle konumuna getirdiğini açıklıyor ve aşağılayıcı ön yargılardan kurtararak kadının gerçek kimliğini bulmasına yardımcı olmaya çalışıyor. Türk kadını ayrı bir bölümde ele alındı. Günümüzde de kadın erkeğe yabancı, erkek kadına.

---