Yazar | : | Fatih Güldal |
İsbn | : | 9789944370745 |
Yayın Tarihi | : | 2009 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 199 |
Ölçü | : | 16,5 x 24 cm |
Yayınevi | : | İstanbul Büyükşehir Bel. Kültür A.Ş. |
İstanbul, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapmış bir şehirdir. Bu imparatorluklar döneminde şehirde birçok tarihi yapı inşa edilmiş, İstanbul adeta bir açık hava müzesine dönüştürülmüştür. Osmanlı padişahları İstanbul'un fethinden sonra büyük bir hızla şehri yeniden mamur hale getirmeye çalışmışlar; yaşanılabilir, dünyaya nizam getirmek isteyen bir medeniyete yakışır bir başkente dönüştürmek için uzun mesai harcamışlardır. Fethettiği yeri sömürgeleştirmeyi değil şenlendirmeyi vazife edinmiş Osmanlılar insanların yararına olabilecek her türlü yapıyı tıpkı diğer Osmanlı coğrafyalarında olduğu gibi İstanbul'da da inşa etmekten geri durmamışlardır. Bu imar çalışmaları süreklilik arz etmiş ve şehir, vakıf anlayışının bir neticesi olarak birçok hayır kurumuyla donatılmıştır. Bu şekilde inşa edilen binalar bazı hayırseverler ya da devlet adamlarının sağladıkları gelirlerle kimseye muhtaç olmadan varlıklarını uzun süre devam ettirmişlerdir.
Osmanlı toplumu mahalleler etrafında şekillenmiş ve bir yerleşim yeri kurulurken oraya olmazsa olmaz diyebileceğimiz bir takım yapılar bina edilmiştir. İnsanların ibadet edecekleri mescitler, etrafında çocukların ilköğretimlerini gerçekleştirebilecekleri sıbyan mektepleri, dinin temizliğe verdiği önemin bir sonucu olarak hamam ve hayatın en temel gereksinimi olan suyun insanlara ulaşmasını sağlayan çeşmeler bir arada adeta küçük bir külliye özelliği göstererek inşa edilmiştir. Bunun yanında merkezi diyebileceğimiz noktalarda camiler, çevresinde bir dönem yüksek öğrenim yerleri olarak hizmet veren medreseler, ölümün hayatın her anında hissedilir kılınması için cami etrafına yapılan hazireler Osmanlı şehircilik anlayışının mühim unsurlarıdır.
Toplumların meydana getirdikleri bu eserlerin onların yeryüzüne attıkları imzaları ya da kurdukları uygarlığın en nadide eserleri olarak kabul etmek, oluşturulan büyük medeniyetin gelecek kuşaklara iletilmesini sağlayan birer aracı olduklarını düşünmek yanlış olmaz.