Yazar | : | Selim İleri |
İsbn | : | 9789759919580 |
Yayın Tarihi | : | Ekim, 2008 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 222 |
Ölçü | : | 19 x 21 cm |
Yayınevi | : | Doğan Kitap |
Bugün perşembe, 3 Ocak 2007. Sabahleyin kar yağdı. Arka bahçelerimiz bembeyaz. İstanbul'da kardan her zaman ürkerim. Yine de, arka bahçelerdeki ağaçların, kuru dalların, öte bahçelerden birinde, kuru dallarda yazdan kalmış boş yuvanın bembeyaz kesişine uzun uzadıya baktım. Meğer kar yağışını özlemişim.
Mevsimleri ve ağaçları düşündüm. İğneyapraklılar kışa kayıtsız; ötekiler, çınarlar, meşeler, kestaneler, bizim bahçedeki bir türlü serpilememiş elma ağacı, sonbaharla birlikte yaprak döküyor. Yaprak dökümlerinin güzelliğine, elemine, kendimi bildim bileli vurgunum. Kıştan sonra, ilkyaz; çocukluğumun İstanbul'u daha meyve ağaçlıydı, ilkyaz geldi mi, baharlar kuşanıldı her biri.
Behçet Necatigil çok sevdiğim şiirinde, ''Donmuş dallar esen ılık rüzgâra / Çiçek açar çekingen" diyor.
Akşam, kar yeniden başlar mı, bilmiyorum. Fakat hep çocukluğumun kar yağışları: Ağaçlar üşür sanıyordum. Hatta ilk gençliğimde, "Kışın Ağaçlar Üşür" diye bir öykü yazmıştım. Tek cümlesini hatırlamıyorum.
Ilık rüzgârın esişine daha çok var...
Bir ay kadar önceydi; Ömer Erdem, Abdullah Kılıç, üçümüz konuşuyorduk; bir kitaptan söz açtılar: Kendini Yazan Ağaç. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1997'de yayımlamış. Birkaç gün sonra, Kendini Yazan Ağaç'ı Ömer hediye etti. On yıl önce bu kitabı edinememiş olduğuma yerindim. Çok güzel hazırlanmış bir seçki. Alt başlığı: "Türk Edebiyatından Seçme Ağaç Şiirleri, Hikâyeleri, Yazıları".
Kendini Yazan Ağaç, Türk ve yabancı ressamların İstanbul peyzajlarıyla bezenmiş. Peyzajlara çarpılıp kaldım. Her resimde, 'öz' İstanbul'dan ayrı bir köşe. Mesela, H. Vecih Bereketoğlu, tuvaline Eyüp'ü geçirmiş. Acaba hangi yıldı? Mevsim bana, ilkyaz başlangıcı gibi geliyor.