| Yazar | : | Murat Belge |
| İsbn | : | 9786251112190 |
| Yayın Tarihi | : | Ekim, 2009 |
| Dil | : | Türkçe |
| Sayfa Sayısı | : | 173 |
| Ölçü | : | 26,5 x 21,5 cm |
| Yayınevi | : | Doğan Kitap |
Bu kitap, 2010 yılında İstanbul'un "kültür başkenti" olmasına karar verilmesi sonrasında girişilmiş, kentle ilgili çeşitli yayın projelerinden biri olmak üzere hazırlandı. Başlıca özelliği metni değil, fotoğrafları. İstanbul üstüne, başta bir "rehber" olmak üzere birçok şey yazmış biri olarak, burada, öncekilerden farklı bir metin ürettiğimi söyleyemem. Zaten amaç da bu değil, fotoğraflarla birlikte akacak bir metindi; metne fotoğrafların değil, fotoğraflara metnin eşlik etmesi düşünülmüştü. Böyle kitaplarda genellikle fotoğraflarda bir üslup birliği tutturmak gibi bir amaç gözetilmez. Çoğu zaman, farklı sanatçıların fotoğraflarının bir kitap içinde bir araya getirilmesi de sorun olmaz. Buradaki fotoğrafların hepsini Reha Arcan, kitabın editörüyle birlikte kenti uzun uzun gezerek ve fotoğraflarında bir üslup, yaklaşım birliği olmasına dikkat ederek çekti. "Kartpostal" izlenimi verecek çok renkli, cafcaflı fotoğraflardan doğal olarak kaçındık; İstanbul'un, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çok yerinde deyimiyle "sünbüli" rengini öne çıkaran bir tarz tutturduk. Böyle bir kitapta "panoramik" denecek fotoğrafların bulunması bir zorunluluk. Ama bunların yanı sıra, ayrıntılara, örneğin "aralık bir kapıdan görünen bahçe" gibi, İstanbul'u İstanbul yapan küçük köşelere, "haşmetli" olmayan perspektiflere de yer verdik.
İstanbul'un üç imparatorluğa başkent olduğunu sık sık söylüyoruz. Ama bunlardan Roma ile Bizans'ın bugünleri görebilmiş eserlerinin varoluş koşullarını düzgün bir hale getirmek için gerekli ya da yeterli özeni göstermiyoruz. Osmanlı için de gereken titizlikle davrandığımız söylenemez, ama o konuda durum ne de olsa daha iyi. Gelgelelim, şu son dönemde, Yenikapı'daki liman çalışmalarından Anemas ve Zeyrek restorasyonlarına, İstanbul tarihini bir bütün olarak ele almanın örnekleri de belirmeye başladı. Bu olumlu, sağlıklı bir gelişme.
2010'da "kültür başkenti" olmanın İstanbul'a çok şey kazandırmasını beklemiyorum. Bu 'başkent" olma durumu, sanırım daha küçük ölçekli kentlerde daha etkili oluyordur. Ama İstanbul'un böyle bir olayın sağlayacağı "duyulma"ya ihtiyacı olmadığı gibi, kendine çizmesi gereken yol haritası da böyle bir yıllık programlara sığdırılabilecek bir şey değil...