| Yazar | : | Arif Aşçı |
| İsbn | : | 9789944887281 |
| Yayın Tarihi | : | Ekim, 2009 |
| Dil | : | Türkçe+İngilizce |
| Sayfa Sayısı | : | 210 |
| Ölçü | : | 24 x 31 cm |
| Yayınevi | : | T. İş Bankası Kültür Yayınları |
Ölümünden kısa bir zaman önceydi, Türk resminin en sevdiğim ustası Cihat Burak'ın evine gitmiştik. Ece Ayhan'la birlikte Cihat Burak'ı da alıp Burgaz Adası'na, Sait Faik'in evini ziyarete gitmek üzere sözleşmiştik. Ahmet Turan Altıner'in yönetimindeki Yaşama Sanatı dergisine "Sait Faik'in İstanbul'u" başlıklı bir yazı dizisi için hazırlık yapıyorduk. Adada Sait Faik'in evini ziyaret edip öğle yemeğinde iskeleye en yakın lokantanın denize bakan bahçesinde balık yiyip rakı içmeyi de kararlaştırarak Cihat Burak'ın kapısını çaldık. Kapıyı, yüzünden adeta taşan muzip bir gülümsemeyle açtı. Kendimizi bir sürprize zaten hazırlamıştık ama bunun küçük, haylaz İstanbul çocuklarına özgü bir sürpriz olacağını öngörmemiştik. Adeta kıs kıs gülerek bizi evin genişçe olan balkonuna çıkardı. Önce bize göstermek istediği şeyin ne olduğunu anlayamamıştık ama biraz dikkat edince hepimiz kahkahayı bastık. Balkana, 5x5 cm.lik delikleri olan, kocaman bir tel kafes yerleştirmişti. Kafesin içine ekmek kırıntıları, arpa buğday gibi yiyecekler koymuş, resim şövalesini de bu sahneyi seyredebileceği bir açıya yerleştirmiş, kıs kıs gülmeye devam ediyordu. Bu ziyafete alışık pek çok serçe, hızla uçarak tellere bile dokunmadan kafesin içine giriveriyor, büyük bir rahatlık ve keyif içinde yemlerini cıvıltılarla yiyorlardı. Kafesin etrafında toplanan iri, gözü doymaz güvercinler, hatta bir iki öfkeli martı ise kafese giremeyip içerdeki serçeleri de rahatsız edemeden sinirli sinirli guruldayarak şaşkın ve çaresiz, kafesin çevresinde dolanıyorlardı.
Cihat Burak, "Güvercinleri de yemliyorum ama serçeler doyduktan sonra!" derken, fırçalarını terebentin dolu şişeye batırıp bir paçavraya siliyor, aslında serçelerin rahatlığını düşünmekten çok…