Yazar | : | Hıfzı Topuz |
İsbn | : | 9786054307210 |
Yayın Tarihi | : | Ekim, 2009 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 124 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Heyamola Yayınları |
Nişantaşı deyince ilk başta aklıma çocukluğum geliyor. Hacı Emin Efendi Sokağı'nda dört katlı, yirmi odalı, ahşap bir konak. Burası büyükdedemin adıyla anılıyor: Hasan Hilmi Paşa Konağı. Ben bu konağın birinci katında sokağa bakan bir odada doğmuşum.
Konak oldukça kalabalık... Bazı katlarda teyzelerim kalıyor.
Bizim katta da annem, babam, anneannem, babaannem, en küçük teyzem, üç ağabeyim ve Sudanlı harem ağası Selim Ağa...
Ağabeylerimden biri benden on yaş büyük, biri altı yaş, biri de iki yaş.
Bir bayram gününü anımsıyorum, kardeşim ile birlikte lhlamur'daki bayram yerine gidiyoruz. Çadır tiyatroları, atlıkarıncalar, kol an salıncakları, kayık salıncakları, macuncular, halay çeken doğulular, niyet çeken tavşanlar; çember, uçurtma ve çatapata satıcıları. Keşke her gün bayram olsa diyorum. Ne eğleniyoruz, ne eğleniyoruz! Hava kararırken dik bir yokuştan Topağacı'na tırmanıyoruz. Bende adım atacak hal yok. Muzaffer Ağabey'im beni sırtına oturtuyor, ayaklarımı omuzlarından öne sallandırıyorum. Güle oynaya konağa dönüyoruz. Bu, benim için adeta bir serüven. O bayram gününü eve gelip gidenlere haftalarca anlata anlata bitiremiyorum.
Konakta hiç unutamadığım bir anım da şu: En küçük ağabeyim Zahir okula gidiyor, ben daha gitmiyorum. Her fırsatta beni kızdırıyor, dövüşüyoruz. Tabii her gün dayak yiyen ben oluyorum. O elbette benden güçlü. Ben dört beş yaşındayım o ise yedi. Onu bir döven olsa çok sevineceğim. Karşısına geçip "Ohh, içim haz etti," diyeceğim. Görsün bakalım dayak yemek neymiş.
Bir gün Zahir halının üzerine mürekkep hokkasını deviriyor.
Halıda kocaman ıslak bir leke. Annem elinde bir yer bezi lekeyi çıkarmaya uğraşıyor. Ama mürekkep büsbütün yayılıyor. Anneannem lekenin yayıldığı yere bir sehpa yerleştiriyor. Akşam babam gelip lekeyi görünce kıyameti kopartacak.