Yayın Tarihi | : | Aralık, 2000 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 160 |
Ölçü | : | 22,5 x 29,5 cm |
Yayınevi | : | Doğan Burda Rizzoli |
BENİM İSTANBULUM - Donatella Piatti (Sayfa 14)
İstanbul bir şehir değil; sayısız uyduları, güneşleri ve aylarıyla bir evren... Devamlı yayılan binlerce kişinin ikamet ettiği sonsuz bir alan; öyle ki her ne kadar, titizlikle bir bir saysalar da kimse bu şehrin tam nüfusunu bilemiyor; ayrıca tüm şehri görmek için de haftalar yetmez... Tam da bitirdiğinizi düşündüğünüz bir anda, bu şehrin yeni yapılarıyla koşusunu sürdürmekte olduğunu anlarsınız...
Bu şehri tanıdığımı söyleyebilirim... Daha doğrusu her semti şöyle bir gösterebilirim... Orada Yeşilköy'e doğru Avcılar var (Oraya deprem sırasında gitmiştim) ... Diğer tarafta Rahmanlar'da bir zamanlar ders verdiğim fabrika var... Öte yanda camilerle dolu, bütün o siyahlarla örtünmüş kadınların gezindiği semt... Neydi adı?!... Fatih... Deniz kenarında, bu ülkede hala turist olduğum dönemlerde çingenelerin şarkılarını dinlemeye gittiğim Kumkapı... Karşı tarafta en uçta, adaların karşısında en dipte ağaçsız tepeleri ve denize uzanan evleriyle Arap ülkelerini anımsatan Pendik vardır... İşte Boğaz'ın ormanlarının karşısında, uzaktan hücuma hazır askerlerden oluşan tehditkâr bir ordu gibi görünen, sırt sırta vermiş evlerin kapladığı o alan!... Ayrıca bir de komik isimli semtler var. Dudullu, Bakkalköy, Zeytinburnu ki bunların ne tarafta olduğunu hiç bilmiyorum. Ama "benim İstanbullum" elbette bunlardan ibaret değil... O gayet sınırlı ve limitleri çizilmiş Bağdat Caddesi'ni, Fenerbahçe'ye kadar uzanan sahilyoluna bağlanan paralel sokakları içine alan; köprülere, aralarına bir parça Boğaz'la birinci ve ikinci köprülere; Etiler'e Nişantaşı'na ve eğer biraz "marjinallik" ararsak Beyoğlu'na ve Ortaköy'e uzanan bir bölgedir... Zamanla bizim alışkanlıklarımıza ayak uydurmak için şekillenmiştir veya biz mi ona uyduk acaba?
"Benim istanbulum"un fazla sayıda sakini yoktur ve hepsi de birbirini tanır; kimisi direkt kimisi dolayı i olarak tanır, çünkü hepimiz aynı yollardan geçer, aynı restoranlara, barlara, mağazalara ve hatta aynı hastanelere uğrarız...