Bu güne kadar Türkiye öğretmenlerinin baş vurmak zorunda kaldıkları "ilk grev" olayı hakkında pek az şey bilinmekteydi. Bilinenler bir kaç tümceyi geçmez. Toplumsal yapının denilebilir ki "etkili ve bilinçli" kesimini oluşturan öğretmenlerin tarihte bilinen "ilk grev" olayı bu yapıtta eldeki tüm olanaklar ölçüsünde ilk kez ayrıntılarıyla inceleniyor. Dolayısıyla alanında yayınlanmış "tek kaynak" oluyor. Tek kaynak oluşunun beraberinde getirdiği bir takım eksiklikleri olacaktır. Bu eksiklikler okuyucunun peşin eleştirisine açılıyor. Konu hakkında araştırmacıların ileride yazacakları değerli eserler elbette ki bu eksiklikleri aşacaktır. Türkiye'de bu tür araştırmalar yapmak, hele bütün boyutlarıyla en olgun bir öze kavuşturarak yazmak oldukça zordur. önce "demokratik bir düşünce zemini" gerekiyor. Ardından bir sürü yan etkenler... Benim gibi, bir yandan "ekmeğinin peşinde koşan" tonlarca ekonomik ve siyasal sorunlarla kuşatılmış bulunan kimselerin bu tür araştırmaları noksansız tamamlamaları çok daha zordur. Ekonomik zorluklar, basım zorlukları, bunların en belli başlıları. Kütüphanelerin içinde bulundukları elverişsiz koşullar, gidiş-gelişte geçen zamanın olumsuz etkisini de düşünürsek zorlukların bir bölümü daha aydınlanır... Bu araştırma yapılırken, "eski yazı" denilen, Osmanlıca kaynakların (1919-1920-1921 yıllarına ait) hemen tümü tarandı. Çeviriler yapılırken dil, önemli ölçüde anlaşılır kılınmaya özen gösterildi. Sözcüklerin bugünkü karşılıkları parantez içinde verildi. özel isimler, kurum ve kuruluş isimleri için de aynı yol tutuldu. Ancak bir kez karşılığı verilen özel isimler, kurum ve kuruluş isimleri eski biçimiyle verildi. Bugün de kullanılabilen sözcükler aynen bırakıldı. Kaynaklar kısmında, yalnızca dipnotlarda geçen kitap, gazete ve dergi isimleri alındı. Makaleler diye ayrı bir bölüm açılmadı. Makalenin geçtiği dergi veya gazete ilgili bölüme alındı. Makale adı ise içerik dipnotlarında verildi. Gazete haberleri günü gününe verilirken, hemen her güne ait haber ve yorumun aktarılması...

---