Yazar | : | Selim İleri |
İsbn | : | 975-293-481-1 |
Yayın Tarihi | : | Ağustos, 2006 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 206 |
Ölçü | : | 19 x 21 cm |
Yayınevi | : | Doğan Kitap |
Geçmiş, yitmiş romanlara bir ağıt olsun bu yazı. Kimsenin okumadığı romanlara.
Oysa çok değişik görüngelerden yaklaşılabilir bu eserlere. Günümüzün okuruna birçoğu çekici kılınabilir.
Sıracevizler Migros'ta karşılaştığım genç bir hanım, İstanbul'u yazıyorsunuz, eski romanlardaki İstanbul'dan söz açmayı düşünmez misiniz dedi. Gerçi öylesi yazılar da yazdığımı ekledi. Zaman zaman.
Sözleri aklıma takıldı.
Zaman, elbette bazı eserleri siliyor, bazılarını geçici bir kış uykusuna yatırıyor, bazılarınıysa yeniden gündeme getiriyor. Gündemde tutulabilecekler üzerinde kısaca durmak isterim.
Geçmişe dönmek isteyince; şair, araştırmacı, sözlük ustası Ali Püskülllüoğlu'nun Türk Dili dergisi Roman Özel Sayısı (Temmuz 1964) için hazırladığı "Türk Romanları Kısa Kronolojisi"ne başvurdum.
Okuduğum, okuyamadığım nice romanla bir kez daha yüz yüze geldim. Onca emek, onca hazine.
1872 tarihli Taaşşuk-i Talat ve Fitnat'ın -tarihi değeri dışında- bugünün okurlarına seslenebileceğini ileri süremem. Bu 'ilk romanımız', masaldan bir adım ötesine gitmeye çalışıyor, gelgelelim zamana artık yenik düşüyor.
Bununla birlikte, Şemsettin Sami'nin eserinde, Hacı Baba'nın tütüncü dükkânı tasviri, dükkânın üstündeki ev, cumba, cumbayı örten kafes tasvirleri, İstanbul'un geçmişteki mekânları, mimarisi açısından, İstanbul'a tutkun okurlara çok şey söyleyebilir.
İstanbul tasvirleri için bir güldeste hazırlayabilseydim, Taaşşuk-i Talat ve Fitnat'ın bazı bölümlerini seçkiye mutlaka alırdım.
1881 tarihli, Ahmet Mithat Efendi imzalı Henüz on Yedi Yaşında, sonu mutlu biten, alaturka bir Kamelyalı Kadın hala nefes alıp veriyor. İrdelemek istediği mesele, cinsel seçim yaşına gelmeden bedeni satılan yeniyetme kız öyküsü hala trajik anlamını koruyor...