Bugün büyük bir eseri gerçekleştirmiş olmanın haklı sevinci içindeyiz. Osmanlı İmparatorluğu devrinden beri İstanbul Boğazı üzerinden Asya ve Avrupa'yı; birleştirecek bir köprünün inşası yolunda ortaya atılan bazı tasavvurlardan sonra, Cumhuriyet devrinde 1954-55 yıllarında proje ve etütleri üzerinde önemle durulan ve nihayet 1967 de zamanın hükumeti tarafından ciddi şekilde ele alınarak isabetli tedbirler ve kaynak bulma hususundaki başarılı teşebbüslerle 1969 da inşasına girişilen ve o zamandan bu yana sorumluluk almış Cumhuriyet Hükümetlerinin devam ettirdikleri yakın ilgi ve aralıksız gayretlerle zamanında tamamlanması başarılan İstanbul Boğaziçi köprüsünün hizmete girmesinin sevinç ve heyecanını milletçe paylaşıyoruz. Asya ile Avrupa'yı birbirinden ayıran ve Karadeniz'i Marmara Denizi ve Akdeniz'le birleştiren İstanbul Boğazı'nın insanlık için taşıdığı önemi ayrıca belirtmeye lüzum görmüyorum. İstanbul Boğazı, müstesna güzelliklerle bezenmiş bir tabii manzaranın dekoru içinde Türk tarihinin ve Dünya tarihinin büyük hadiselerine sahne olmuş, medeniyet ve kültürler arasında barışçı ve savaşçı çeşitli temas ve ilişkilerin düğümlendiği önemli bir geçit teşkil etmiştir. Çağlar boyunca büyük savaş akınlarının stratejik yolu üzerine düşen Boğaziçi, XV. yüzyılda İstanbul'un Türkler tarafından fethinden önce, Asya ve Avrupa'nın birbirine en çok yaklaştığı kıyılarda karşılıklı yükselen Anadolu ve Rumeli hisarları ile İstanbul ebediyen Türk'ün olacağı gerçeğini abideleştirmiştir. İki kıtanın arasından ve Türk yurdunun kalbinden geçen İstanbul Boğazı'nı, biz Türkler, Milli Güvenliğimizin olduğu kadar dünya barışının, milletlerarası iktisadi, ticari, kültürel alanlardaki dostane işbirliğinin de muhtaç olduğu bir can damar olarak değerlendirmiş ve bu inançla milletimizin ve insanlığın hizmetine emniyetle tahsis etmiş bulunuyoruz. Asya'nın batı sahillerini Avrupa'nın doğu sahilleriyle birleştiren Boğaziçi köprüsünün…

---