Yazar | : | Mustafa Armağan |
İsbn | : | 9757580341 |
Yayın Tarihi | : | 1995 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 322 |
Ölçü | : | 16,5 x 23,5 cm |
Yayınevi | : | İst. Büyükşehir Bel. Kültür İşleri |
Türkiye'de daha çok Bir Milletin Doğuşu (The Birth of a Nation) adlı kitaplarıyla tanınan ünlü çağdaş tarihçilerden Lord Kinross, ölümünden önce tamamladığı Osmanlı Asırları (Ottoman Centuries) başlığını taşıyan çalışmasında İstanbul'un fethinin Ortaçağ'ı kapayıp Yeniçağ'ı açtığı yolundaki yaygın kanaati bir 'mitos' olarak değerlendirir. Kinross'a göre bu ancak sembolik manada ciddiye alınabilecek bir iddiadır. Ortaçağ'dan Yeniçağa geçiş, aslında pek çok sosyal, siyasi ve iktisadi hadisenin, zaman içerisine yayılmış bir dizi enstantanenin üst üste çakıştırılmış bir fotoğrafı olabilir ancak. Kinross şu ilginç tespitle noktalar düşüncelerini:
''İstanbul'un düşmesi, sadece Bizans İmparatorluğu'nun sonunu ve son etkili imparatorun ölümünü belirler. Zira 150 yıldan beri devam eden Osmanlı akınlarıyla Bizans'ın bırakacağı boşluk yavaş yavaş doldurulmuştu. Şehrin düşmesinden önce de Avrupa ile Asya'nın birleştiği bu noktanın hâkimi Osmanlılardı. Bizans'ın İslam okyanusu içerisinde bir Hıristiyan adacığından farkı kalmamıştı."
Kinross'un kitabının Türkçeye yapılan kısmı bir çevirisinde, "İstanbul'un düşmesi" (the fall of Constantinople) ibaresi, manidar bir şekilde, "İstanbul'un fethi" olarak tercüme edilmiştir. Hemen bütün Batılı tarih kitaplarının tercümesinde göze çarpan bir problemdir bu. Bu örnekten de anlaşılacağı gibi, İstanbul'un fethine ilişkin Müslümanların ve Hıristiyanların bakışlarına temel bir karşıtlık hâkimdir. İslam âlemi için İstanbul'un fethi, Haçlı seferlerinin rövanşı ve Hıristiyanlığın kalbine uzanmış keskin bir kılıç iken, Hıristiyan âlemi için "Yeni Roma"nın kaybı, Hıristiyanlığın doğu kanadının kesilmesi ve "Eski Roma"nın garnizonu olarak gördükleri surların 'dinsizlerce' ele geçirilmesi ve nihayet, Batı Hıristiyanlığının da tehdit altına girmesi şeklinde algılanmaktaydı.
Burada şu soruyu sormak zorunludur: Ortaçağ'ın kapanması 'hangi tarafın' tarihinin uzantısıdır? İslam tarihinin böyle bir 'karanlık çağ' ile alıp veremediği olmadığına göre, Türkiye'deki hemen her kesimin İstanbul'un fethinin Ortaçağı kapayıp Yeniçağı açtığı yolundaki 'Nasrani' endişeyi paylaşması epeyce gariptir...