Bir sengine nice mülklerin ve beldelerin feda edildiği İstanbul, üzerine şiirlerin yazıldığı, türkülerin yakıldığı, bestelerin yapıldığı sihirli bir şehir. Şairler, edebiyatçılar bir elmas yontusu gibi işleyerek, pek çok güzel eserlerle, büyülü, gizemli güzelliğini dile getirmişlerdir. Ünlü hattatlar, nakkaşlar, sedefkârlar ve mimarlar büyük titizlikle işledikleri ve dikkatleri çeken mimari üslupla sundukları güzellikleri ortaya çıkarmışlar ve şehrin bünyesini oluşturan bu tarihi eserler ile İstanbul şehrini dünyanın odak noktası haline getirmişlerdir. O muhteşem coğrafyasının doğal güzelliği yanı sıra tarihi kültürel dokusu, çağlar boyu, nice kavimlerin medeniyetleri İstanbul'u bir kültür yelpazesi içinde işlemiş ve bu medeniyetlerin süzgecinden geçip, gülabdandan damlayan destanımsı bir güzellik içinde gönüllere nakşetmiştir. Bu birikimler ve tabiat onu kutsallaştırmış ve dünya payesinde dev bir şehir olma kişiliği kazandırmıştır. Taşı, toprağı, yeşillikleri, tepeleri, sarayları, çeşmeleri, geçirdiği tarihsel evreleri ile hayran olduğum İstanbul'un her köşesinde hala yeni bir şeyler bularak ve yaşayarak, bize verilmiş bir nimet olduğunu düşünüyorum. Yedi tepe üzerinde kurulan bu tarihi şehri, gönül gözü ile görmek, duymak ve yaşamak gerekir. İşte "Anadolu Yakası" böyle bir güzelliğin özel bir parçasıdır. Bir ömrü yaşadığım Kadıköy beni tutsak yapmıştır. Zaman içinde her şeyde olduğu gibi birçok şeyin değiştiğine şahit oldum. Mevsimlere teslim olan tabiatın getirdikleri gibi zamana teslim olan maddenin sessiz boyun eğişleri içinde değişimleri beni daima etkilemiştir. Sanki kendi yaşam tarihimizi de şehirle birlikte yaşıyoruz. Bu kitapla tarihsel bir gezi yapmayı düşündüm ve yazının bazı bölümlerinin içine girerek ufak anılarımı serpiştirerek sizlerle paylaşmak istedim.

---