Yazar | : | Hilmi Ziya Ülken |
İsbn | : | 9759509342 |
Yayın Tarihi | : | 1998 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 326 |
Ölçü | : | 16 x 23,5 cm |
Yayınevi | : | Ülken Yayınları |
1- Bütün yollar Roma'ya çıkar: Birbirine hiç benzemeyen yönlerden felsefe sorunlarına nüfuz etmek mümkündür. Yeter ki bu yönler, felsefenin bel kemiğini meydana getirecek meselelere bizi götürebilecek yeterlikte olsun; yani aslında bir ulaştırma noktası değil, fakat bir çıkış noktası teşkil etsin. Böylece o çıkış noktası bizi daha soyut ve daha genel konulara götürme bakımından rehberlik edecek; yalnız bir girizgâh ve giriş olarak kalmayarak aynı zamanda bir araştırma metodu ve bir anahtar görevini görecektir. O derecede de ki biz, sadece istikameti işaret etmek üzere bütün bir felsefenin "perspektivi' ni önceden çizmiş ve onun varabileceği noktalara dair Groso modo bir fikir edinmiş oluruz. İşte bu küçük kitapla sunduğum initiation fikirleri de böyle bir eğilimi hazırlamak amacını gütmektedir.
2- Görünüşte birbirinden ayrı gibi durduğu halde, birbirine içten bir ilgi ile bağlı makaleler serisinden teşekkül eden bu kitap bundan öncekilerinde olduğu gibi başlangıç noktası olarak ahlak meselesini almıştır. Bunun böyle olmasında, birbirinden oldukça farklı iki etken gösterilebilir. Birincisi, ağırlık merkezi bilim veya eylem (action) olan felsefeler vardır. Diyelim, Auguste Comte felsefesinin ağırlık merkezini ne derece bilim oluşturuyor ise, Nietzsche felsefesinin ağırlık merkezini de o kadar oluşturuyor.
Bunu belirleyen her ne kadar mizaçlar ve sosyal şartlar ise de bütün bunlar sonuç bakımından türlü uygarlıklarda bu iki felsefi tipin var olmasına ve bir yazarın onlardan birine doğru ilgi göstermesine engel değildir.
İkinci nokta da şudur ki felsefi düşüncenin bütün değeri hayatımıza anlam ve yön vermektir. W. James'in dediği gibi pratikle ilişkisi olmayan, lüzumsuz, aldatıcı, yapay ve gerçekleştirilemez olan bütün düşünceler "hakiki"nin ve bunun sonucunda "felsefi"nin tam karşıtı olan boşuna fantaziler ve marazi hayal oyunlarıdır. Bu sebepten felsefe meselelerine girerken göz önüne alınacak en önemli nokta -şüphe yok ki- teori ile pratiğin ilişkisi olmalıdır. Sistemler arasındaki en derin çatışmalardan önemli bir kısmı da bu meselelerden doğmaktadır. Nitekim bu ve bundan önceki kitapların ruhunda hâkim olan ahlak meselesinin önce gelmesi fikri de aynı tasanın bir tür meydana çıkışıdır…