Küresel bir pazar halini alan dünyada gitgide sertleşen rekabet koşulları, ihracatçılarımızın uluslararası piyasalarda mevcut pazar paylarını korumaları, rakipleri karşısında avantaj sağlamaları ve ihracat hacimlerini arttırabilmelerini gittikçe zorlaştırmaktadır. Bu bağlamda, yüksek katma değer yaratan ve yapısal sorunlarından arınmış bir ihracat yapısına ulaşmak, sürdürülebilir büyüme ve kalkınmanın vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Ülkemizin, özellikle 2001 krizi sonrasında dış ticarette gerçekleştirdiği atılımların temelinde, üretim ve dış ticaret yapısındaki dönüşüm ile kamu ve özel sektör arasındaki işbirliği yatmaktadır. Bilindiği üzere, 2001 yılında 31,3 milyar dolar olan ihracatımız 2001-2006 yılları arasında yıllık ortalama %20,9 oranında artış kaydederek, 2006 yılında 85,5 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Keza, ülkemiz, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik atılımlarından birini gerçekleştirmiş olup, Eylül ayının sonu itibarıyla geriye dönük 12 aylık ihracatımız 2007 yılı için hedef olarak belirlenen 100 milyar dolar düzeyini geride bırakmıştır. 30 Kasım itibariyle ise geriye dönük yıllık ihracatımız 105 milyar doları aşmıştır. Türkiye, bugün dünya ticaretinden yaklaşık %1 pay alan, dünyanın en büyük 22. İhracatçısı konumunda güçlü bir ülkedir. İhracat artışını sürdürülebilir kılmayı ve rekabet gücümüzü artırmayı temel alan vizyonumuz, ihracatın katma değeri yüksek, markalı, sermaye ve bilgi yoğun, yüksek teknoloji ile Ar-Ge ve yenilikçiliğe dayanan bir yapıya dönüştürülmesini gerekli kılmaktadır. Öte yandan, ihracat vizyonumuz, pazarlama süreçlerinin dünyadaki eğilimler doğrultusunda hedef pazar odaklı geliştirilmesi ve ekonomik politikaların ihracata dayalı kalkınma modeli temelinde oluşturulması hedeflerini de barındırmaktadır…

---