Yazar | : | Prof. Dr. Cahit Can |
İsbn | : | 9756474733 |
Yayın Tarihi | : | Ekim, 2003 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 301 |
Ölçü | : | 16 x 23,5 cm |
Yayınevi | : | Seçkin Yayıncılık |
I. DOGA İLE KÜLTÜR AYRIŞMAKTA MI YOKSA ÖZDEŞLEŞMEKTE MİDİR?
A. Biyolojik insan Doğasının Kültür Tarafından Yadsınması: Ensest Yasağı
İnsan doğası denildiği zaman genellikle, tarihteki tüm değişik konum ve görünümlerine karşın insanın temelde aynı kalan özellikleri dile getirilmek istenir. Yapısa1cıların, "yapı" kavramını 'değişmeyen' ya da 'olası değişikliklerin düzenlenmiş bütünlüğü olarak tanımlamaları gibi\ insan doğası belirlemesiyle de insanda "değişmez olan"ın vurgulanması amaçlanır. Böylece; aklı, duyguları, imgelem gücü ve diğer tüm yetenekleriyle insandaki evrensel nitelikli her şeyin doğa düzenine bağlı bir kendiliğindenlik içerdiği, buna karşılık kurallar doğrultusunda gerçekleştirilen "davranışların" görecelilik ve öznellikleri nedeniyle kültürle bağlantılı bulunduğu sonucuna varılır. Ancak burada, insanın biyolojik doğasıyla toplumsal doğası arasındaki farklılığın gözden kaçırılmaması gerekmektedir. İnsan doğası denildiğinde, insan; yemek, içmek, cinsel yaşamını sürdürmek... türünden fizyolojik gereksinimleriyle ele alınmakta, ancak toplumsal yaşamın; bu biyolojik doğayı yönlendirebileceği ve değiştirebileceği gerçeği hiç hesaba katılmamaktadır.
Oysa toplumsal (kültürel) insanın özellikle cinsel yaşamı konusunda, biyolojik doğasına nasıl karşı çıktığı ve bunu yaparken de kendini nasıl dönüştürdüğü artık bilinmektedir. Özetle, toplumsal insan belirlemesi, gelişen koşullar içindeki toplumsal insanı, kapsamsal bir bakış açısıyla ve üstelik bu insanın psikolojik doğasını da göz önünde bulundurarak ele alan bir yaklaşımı dile getirmektedir.