Yazar | : | Yusuf Ziya Ortaç |
Yayın Tarihi | : | 1960 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 111 |
Ölçü | : | 14 x 20 cm |
Yayınevi | : | Yeni Matbaa |
Memleketin nabzı, dokuz yıldır politika doktorlarının elinde: Sayıyorlar, soruyorlar, konuşuyorlar, düşünüyorlar... Sonra çeşitli hastalık adları dinliyoruz:
- Eşitsizlik... Hayır, hürriyet darlığı... Değil, toplantı yasağı!.. O da değil, yargıç güvenliği, üniversite bağımsızlığı... Yok, yok, asıl hastalık serbest seçim, mal emniyeti, can emniyeti, oy emniyeti!
Dokuz yıl bu tartışmalarla geçti. Araya, cop, dipçik, Radyo gibi yüksek ateşli dertlerin adı da karıştı!
Nihayet hastalığı, asıl hastalığı, asıl büyük ve onulmaz hastalığı geçen hafta öğrenebildik.
Başvekilin, aylarca süren bir susuştan sonra, Edirne'de yaptığı bir konuşma, bu gizli derdin meydana çıkmasına yardım etmiştir.
Sayın Menderes'in milli bünyedeki huzursuzluğu aydınlatan bu söz şudur:
... Biz borçlu değiliz, vatan bize borçludur!
Zavallı vatan!.. Amerika'ya, Almanya'ya, İtalya'ya borçlu olduğunu biliyorduk ama Başvekile de borçlu olduğunu ilk defa duyuyoruz.
Ne imiş bu borç acaba?.. Bizim bildiğimiz, hesabı görülmemiş bazı olaylar var: Meşhur 6 - 7 Eylül trajedisi bunlardan biridir. Gerçi seyirciler unutmadı, hala dehşet içinde ama perde kapanalı çok oldu, değil mi?.. Sonra efendim, hesabı görülmemiş olaylardan, son günlerde mahkeme kararıyla bir daha meşhur olan Uşak olayları var, Topkapı olayları var, Çanakkale olayları var. Ama bunların da üstünden henüz neşir yasağı perdesi kalkmadı sanırım!
Peki, o değil, bu değil, Sayın Başvekile borcumuz nedir?
Acaba, hapishanedeki gazetecilerin günden güne artan karavana borcu mu?..
Hayır, hayır, bu borç, o devletli ağızdan çıktığına göre böyle küçük bir borç olamaz. Ne diyor Sayın Başbakan:
- Vatan bize borçludur!